Ataköy 7-8-9-10 Mah. D-100 Güney Yanyolu Nef 22 E Blok 9. Kat D:145 Bakırköy / İSTANBUL Tel : +905356887527
trende

UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ SUÇU

13.04.2022
457
UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ SUÇU

UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ SUÇU

  1. Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal Ve Ticareti Suçu Nedir?

Türk Ceza Kanunu m. 188 vd maddelerinde uyuşturucu madde (metamfetamin, taş, eroin, bonzai vb. olmak üzere fakat bunlarla sınırlı kalmamak kaydıyla) ticaretini yapmak eylemleri suç olarak tanımlanmıştır.  

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti başlıklı 188. maddesine göre;

 (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi,yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (AĞIR CEZA MAHK.)

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (AĞIR CEZA MAHK.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,

halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.)

(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren,

kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Gerekçesi

 (5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’ NUN 188. MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 6545 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNUN 66. MADDESİNİN GEREKÇESİDİR.)

(TASARININ 49. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 66. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.)
MADDE 49 – Anayasanın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41 inci maddesinde çocukların korunması; “Gençliğin korunması” başlıklı 58 inci maddesinde ise, gençleri uyuşturucu maddelerden, suçluluk ve benzeri kötü alışkanlıklardan korunması için gerekli tedbirleri alma görevi Devlete verilmiştir.

Diğer yandan, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere, hukuk devletinde, ceza hukuku kuralları, Önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil ve orantılı olmalıdır. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının belirlenmesinde o suçun toplumda yarattığı infial ve etki, kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike, zarar verenin kişiliği ile verilen zararın azlığı veya çokluğu, suç oranındaki artış veya azalma gibi faktörlerin de dikkate alınması gerekmektedir.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddeler, çocuklara, bağımlının fiziksel ve ruhsal sağlığıyla aile ve iş yaşamına ve genel olarak toplumsal düzene büyük zararlar vermektedir. Uyuşturucu suçuyla daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesinde yapılan değişiklikle, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları için belirlenen cezaların önemli miktarda artırılması öngörülmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması halinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezasının alt sınırı artırılmaktadır. Bu suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılacaktır.


MADDE 188 – Bu maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal ve ticareti suçuna ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Burada uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nelerden ibaret bulunduğu tanımlanmadığı gibi, bunların teker teker gösterilmesi yoluna da gidilmemiştir. Bunun nedeni, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve aynı etkiyi yapan ilâç ve sentetiklerin kötüye kullanılmalarının yaptırım altına alınarak güçlü bir sosyal savunmanın sağlanmasıdır. Böylece, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin, bu suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir. 

Maddenin birinci fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç, bir kazanç elde etmek için işlenmektedir. Ancak, çoğu zaman bu suçun işlenmesi suretiyle ne kadar kazanç elde edildiği belirlenemediği gibi, elde edilen kazancın müsaderesi de mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, söz konusu suçun işlenmesi dolayısıyla, hapis cezasının yanı sıra, adlî para cezasına da hükmedilmesi uygun görülmüştür. 

İkinci fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarıyla ilgili olarak bir milletlerarası ceza hukuku kuralına yer verilmiştir. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiyede uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilecektir. Türkiyeden yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı, karşı ülke açısından ithal oluşturmaktadır. Bu ülkede uyuşturucu veya uyarıcı madde ithali nedeniyle yargılama yapılması veya bir cezaya mahkûm olunması, Türkiyede uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yargılama yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Böylece, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarıyla ilgili olarak non bis in idem kuralına milletlerarası sahada geçerlilik tanınmamıştır. Ancak, Türkiyeden yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı karşı ülke açısından ithal oluşturduğu için, bu ülkede yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasının kurumda infaz edilen kısmının, Türkiyede uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasından mahsup edilmesi gerekmektedir. 

Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Bu suç dolayısıyla da, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçlarda olduğu gibi, hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası öngörülmüştür. 

Maddenin dördüncü fıkrasına göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması, bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmaktadır ve bu fıkralara göre verilecek cezaların artırılmasını gerektirmektedir. 

Beşinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarının suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezaların artırılması gerekmektedir. Dikkat edilmelidir ki, bu durumda, suç işlemek amacına yönelik örgüt teşkil etmekten, kurulmuş örgütü yönetmekten, bu örgüte üye olmaktan dolayı ayrıca cezaya hükmedilmelidir. 

Maddenin altıncı fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına ilişkin olarak yukarıdaki fıkralarda yer alan bütün hükümlerin, üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da uygulanacağı kabul edilmiştir. 

Yedinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddenin ülkeye sokulması, imal edilmesi, satılması, satın alınması, nakledilmesi, depolanması veya ihraç edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Dikkat edilmelidir ki, bu suçun konusu, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddelerdir ve bunlar uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmazlar; ancak bu maddelerin ithal ve imalinin resmi makamların iznine bağlı olması gerekir. Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur ve bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesiyle suç oluşacaktır. Ancak bunlardan birkaçının bir olayda gerçekleşmesi hâlinde bir suçun işlendiğini kabul etmek gerekir. 

Maddenin son fıkrasında, bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi, bu suçların kişi bakımından nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir ve verilecek cezaların bu hükme göre artırılması gerekmektedir.

  1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal Ve Ticareti Suçuna ilişkin yargılamaya bakmakla görevli mahkeme suçun işlendiği yerde bulunan AĞIR CEZA mahkemesidir. Örneğin, bu suçun Kayseri İli’nde işlenmesi halinde, davaya bakmakla görevli mahkeme KAYSERİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ’dir.

  1. Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal Ve Ticareti Suçu ile İlgili Emsal Yargı Kararları
  • Suçun Unsurları Yönünden;

TCK m. 188-3 hükmünde düzenlenen suç tipi bakımından suç sayılan eylemler şu şekilde tanımlanmaktadır:

            Satma, uyuşturucu maddenin bir bedel karşılığında başkasına devrini ifade etmektedir. Satma eyleminden söz edebilmek için, bir kimsenin maliki veya zilyedi olduğu maddeyi satmak için iradesini dışa vurmasıdır.

            Satışa arz etme, uyuşturucu veya uyarıca maddenin bir bedel karşılığında başkasına devredilmek üzere hazırlanması olup, Yargıtay’a göre, hazırlanan uyuşturucu maddenin “kullanmaya elverişli olması” zorunludur. Satılan veya bulundurulan uyuşturucu madde “kullanıma elverişli değilse”, TCK m. 188/3 hükmünde düzenlenen suçun unsurları oluşmamıştır.

            Başkalarına verme, satış niteliği olmaksızın, üçüncü kişilerin uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde tasarrufta bulunma olanağının yaratılmasıdır. Yargıtay’a göre, kişinin sağladığı uyuşturucuyu bir başkasıyla bir araya gelerek kullanması “tedarik” değildir.

            Kişisel kullanımı için başkalarına uyuşturucu ve uyarıcı madde tedarik etmek de TCK m. 188/3 kapsamında bulunsa da, Yargıtay’a göre, bu türden bir eylemin anılan suçu oluşturabilmesi için “yoğun bir biçimde uyarıca madde satın alma, içme ve arkadaşlarına verme gayreti içinde olması” gerekmektedir. Kişisel kullanım için alınan maddelerin, tedarik kapsamında değerlendirilebilmesi mümkün değildir

            Bulundurma, uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde fiili egemenlik ilişkisinin devam ettirilmesi anlamına gelmektedir. Maddenin bulundurulduğu yer veya bu yerin kime ait olduğu değil, maddenin “kimin fiili egemenliğinde olduğu” ve istediği anda tasarruf edip edemeyeceği önemlidir.

            Yargıtay’a göre, “kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanıkta ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi bulunduğuna veya adı geçen sanığın suçuna iştirak ettiğine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve maddi bulgularla desteklenmeyen telefon görüşmeleri dışında kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşılan olayda şüpheden sanık yararlanır ilkesi uygulanmalıdır

            Depolamak eyleminden, bir kimsenin kişinin doğrudan hâkimiyet alanında bulunduramayacağı veya kontrol edemeyeceği miktarda uyuşturucu veya uyarıca maddenin belli bir yerde saklanması veya tutulması anlaşılmaktadır.

  • TCK m. 188/3 Hükmü Yönünden Yargıtay Tarafından Ortaya Konulan Kriterler;

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçu ile uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ticareti suçlarının ayırt edilebilmesi için uygulamada ve öğretide belli kriterler ortaya konulmuştur

Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasına göre:

  • Failin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın olmasından, kabul etmesinden veya bulundurmasından sonra, kişisel kullanım dışında herhangi bir faaliyete girişmediği
  • Uyuşturucu maddenin içeriğinin, sanıkta ele geçirilen madde miktarının niteliği ve ele geçirilme şeklinin kişisel gereksinime uygun göründüğü
  • Failin ekonomik durumu, alınan miktarla, kullanım süresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bulundurulan miktarın kişisel kullanım sınırında olduğu,
  • Kullanmak için bulundurmanın söz konusu olabilmesi için, maddenin “doğrudan ve kolayca ulaşılabilecek bir şekilde” bulundurulduğu,

Durumlarda, eylemin kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma suçu kapsamında kaldığı kabul edilmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre: uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir

İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Faillerin, genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Failin kullanım miktarındaki uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kendisi veya başkasıyla birlikte kullanmak için bulundurması, ticaret veya aracılık ettiğine dair başkaca bir delil bulunmuyorsa, TCK m. 191 kapsamında değerlendirilmelidir

Failin, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın alması, kabul etmesi, bulundurmasından sonraki bir aşamada, söz konusu bu uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satmaya, başkasına devir etmeye ve bundan kazanç elde etmeye yönelik bir hareketinin bulunmaması gerekir. Failin, satın aldığı, kabul ettiği veya bulundurduğu uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi, ticari amaç ile elde ettiğine dair somut hareketleri ortaya konulmadan, failin ticari amaçla uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın aldığı, kabul ettiği veya bulundurduğundan bahsedilemez. Bu husustaki şüpheden, fail istifade ettirilmelidir. Nitekim Yargıtay kararları da, bu doğrultudadır

Yargıtay uygulamasında belirtildiği üzere, “sanığın ihbara konu yerde ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi olduğuna ve diğer sanıkların suçuna iştirak ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı” durumlarda mahkûmiyet kararı verilebilmesi mümkün değildir

Sanığın uyuşturucu kullanmak veya kullanmak için uyuşturucu satın almak amacı dışında bu evde bulunduğunu gösteren bir delil bulunmamaktadır

Nitekim Yargıtay’a göre; “Diğer sanığın evinde yapılan aramada ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisi saptanamayan sanık hakkında, şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek beraatine karar verilmesi gerekir

Yargıtay uygulamasına göre, “kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde elde edilmeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan kişide ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna ilişkin, adı geçenin sonradan döndüğü soruşturma aşamasındaki soyut beyanı dışında, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması isabetsizdir

Yargıtay’a göre: “Kendisinde her hangi bir uyuşturucu madde ele geçirilemeyen sanığın, diğer sanık­larda bulunan uyuşturucu maddelerle ilgisinin saptanamaması, telefon konuşmalarında geçen ve ticaretini yaptıkları ileri sürülen maddelerin bulunmaması nedeniyle, … sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin soyut telefon görüşmelerinden başka yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi” hukuka aykırıdır.

Uyuşturucu temini ve tedariki ve satışı amacını gösteren ve Yargıtay kararlarında ortaya koyan “müşteri arama, pazarlık yapma, numuna gösterme vb.” eylemlerde bulunmadığı durumlarda atılı suçun unsurlarının oluşmayacağı kanaatindeyiz.

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, aynı mekanda bulunan ve birlikte uyuşturucu kullanan kimseler yönünden, herhangi bir failin diğerine uyuşturucu temin ettiği söylenemez.

Üzerinde parmak izi çıkan sanığın, söz konusu paketlerin içinden olay öncesi seçerek uyuşturucu madde satın alması sebebiyle parmak izinin çıkmış olabileceğine dair savunmasının aksine, diğer sanıkların uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna iştirak ettiğine ilişkin, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, parmak izininçıkması sebebiyle bu maddelerden aldığının kabulü gerektiği, dolayısıyla sabit olan fiilinin kullanmak için uyuşturucu madde satın almaktan ibaret olduğunun gözetilmesi gerekir”.

Önemli Not: İş bu makale kişilerin yönlendirilmesi amacıyla kaleme alınmamış olup, kişilerin ağır ceza mahkemelerinde yahut istinaf mahkemesi ceza dairesinde görülmekte olan ceza davalarında alanında uzman bir avukattan hukuki danışmanlık ile temsil hizmeti alması gerekmektedir.  

Whatsapp
Müşteri Temsilcisi
Müşteri Temsilcisi
Merhaba!
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
1
Hemen Ara