Aşırı Kıskançlık Boşanma Sebebi Midir?
Aşırı kıskançlık belli bir seviyeye geldiğinde diğer eş için çekilmez hal oluşturabilir. Örneğin eşinin başka bir kadınla selamlaşmasına veya kısa süreli bir şey konuşmasına dahi tahammül etmeyen eşin bu kıskanç davranışı, diğeri için çekilmez bir hal oluşturabilir. Bu durum biraz da eşlerin gelmiş oldukları sosyal çevre dünyaya bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Birbirine tamamen zıt sosyal çevreden gelmiş kişilerin evliliklerinde bu tür durumların gerçekleşmesi daha yüksek olasılık taşımaktadır. Eşlerin birbirlerine karşı gösterdikleri aşırı kıskançlık durumları evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğurabilir. Dolayısıyla eşlerin birbirlerine gösterdikleri evlilik birliğini temelinden sarsacak derecedeki kıskançlık içeren davranışlar boşanma nedeni oluşturacaktır.
Boşanma Davasında Kıskançlık Nasıl İspatlanır?
Mahkeme eşlerden birinin diğerine ya da eşlerin birbirlerine karşı gerçekleştirdiği kıskançlık içeren eylemlerini hükme esas alması için kıskançlık vakıasının ispatlanmış olması gerekir. Çünkü ispatlanamayan kıskançlık vakıası taraflara kusur olarak yüklenemez. Kıskançlık içeren eylemler hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispatlanabilir. Kişinin kıskançlık eylemini gerçekleştirdiğini ispata elverişli her türlü delil mahkeme tarafından hükme esas alınacaktır. Fakat kıskançlık içeren eylemler hukuka aykırı olarak elde edilen delillerle ispatlanması halinde kıskançlık vakıası bu durumda kıskançlık gösteren kişiye kusur olarak yüklenemez.
Bir kişinin kıskançlık gösteren eylemleri farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Kişi telefonda ya da yüz yüze görüşme esnasında kıskançlık içeren eylemini gerçekleştirebileceği gibi mesaj göndererek de bu duruma vücut verebilir. Örneğin eşlerden birisi diğerine ben gelene kadar hiçbir şekilde evden çıkmayacaksın sadece benim olduğum zamanlarda dışarı çıkabilirsin şeklinde mesajlar göndermiş olabilir. Burada mesajlaşma kayıtları kıskançlık eylemini ispata elverişli bir delildir. Burada mahkemece kıskançlık mesajları gönderildiği iddia edilen telefon hattına ait kayıtların çözümü yapılmalıdır.
Yine eşlerden birinin diğerine ya da eşlerin birbirlerine gösterdikleri kıskançlık eylemleri tanıklar ile de ispat edilebilir. Fakat burada önemle belirtmek gerekir ki kıskançlık vakıasına ilişkin dinlenen tanıkların beyanları doğrudan görgüye dair olmalıdır. Başka bir deyişle tanık eşlerden birinin diğerine kıskançlık içeren davranışları gerçekleştirdiğine bizzat şahit olmalıdır. Başkalarından duyumdan aktarım olan beyanları hakim hüküm verirken dikkate almayacaktır. Aynı zamanda belirtmek de fayda var ki kıskançlık olgusunun ispatında ortak çocuğun beyanları da önem teşkil eder.
Önemle belirtmek gerekir ki kıskançlık vakıasının kıskançlık gösterene kusur olarak yüklenebilmesi için eylemin ne zaman gerçekleştiği ve içeriğinin ne olduğu tereddütsüz bir şekilde belli olmalıdır. Kıskanlık eylemi maddi hadiselere dayanmalı soyut ve genel nitelikte olmamalıdır. Zira kıskançlık eyleminin ne zaman meydana geldiği ve içeriğinin belli olmaması halinde kıskançlık vakıası kusur olarak yüklenemez.
Konu İle İlgili Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/22802 E. , 2018/10054 K.
‘’Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen fiziksel şiddet ve hakaret vakıalarının ispatlanamadığı bu sebeple erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı-karşı davacı ……ın ise mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışı yanında evliliğin son dönemlerinde birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine karşı aşırı kıskançlık gösteren ve sürekli başka ……lerle ilişkisi olduğuna dair yakıştırmalarda bulunan davacı-karşı davalı erkeğin, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı ……ın ise aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.’’
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/11033 E. , 2018/2355 K.
‘.. davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda ağır kusurlu olup, erkeğin eşine karşı aşırı kıskançlık göstererek başkalarının yanında rencide edici mahiyetteki davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ölçüsünde az kusurlu davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/15826 E. , 2018/4777 K.
‘’Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, evlilik birliği devam ederken düzenli bir işi ile düzenli bir gelirinin olmadığı, bahane bularak kendisine bulunan işten ayrıldığı, birlik görevlerini yerine getirmekte ihmalkar davrandığı, eşine karşı aşırı kıskançlık göstermek suretiyle baskı uyguladığı, davacı kadının da, benimle para için evlendin, erkeklik yatakta olmaz, kendine bir iş bul diyerek eşini rencide ettiği ve kadının cinsel birleşmeden kaçındığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen boşanmaya neden olan taraflar eşit kusurludur. Bu yön dikkate alınmadan, davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü bozmayı gerektirmiştir.’’