Ataköy 7-8-9-10 Mah. D-100 Güney Yanyolu Nef 22 E Blok 9. Kat D:145 Bakırköy / İSTANBUL Tel : +905356887527
trende

DOLANDIRICILIK SUÇU

16.04.2022
368
DOLANDIRICILIK SUÇU

Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık eylemi TCK’nın 157. Maddesinde suç sayılmış olup anılan kanun maddesi hükmünde “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” şeklinde tanımlanmıştır.

Dolandırıcılık eylemiyle ele geçirilen malvarlığının mağdur tarafından zilyedine hukuka aykırı yollarla geçip geçmediğinin önemi bulunmamaktadır. Yani dolandırıcılığın gerçekleşmesi için mağdur aldanarak tasarrufta bulunduğu malvarlığını, hukuka uygun yollardan elde etmiş olmak zorunda değildir.

Dolandırıcılık Suçunda Mağdur ve Fail

  • Fail, mağdura karşı hileli davranışlarda bulunarak kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişidir. Hileli hareketi gerçekleştirenlerle yarar sağlayanlar farklı kişiler olabilirler. Gerçek kişiler hem hileli hareketi gerçekleştiren hem yarar sağlayan olabilir. Ancak tüzel kişiler sadece yarar sağlayan olabilir. Yarar sağlayan tüzel kişiye TCK Md. 169 uyarınca TCK Md.  60‘ta yer alan tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
  • Mağdur malvarlığına zarar verilen ve aldatılan herkes olabilir. Ancak bir olayda malvarlığına zarar verilen kişi ile aldatılan kişi farklı kişiler olabilir. Bu durumda mağdur aldatılan, suçtan zarar gören de malvarlığına zarar verilen kişi olur. Mesela A’ya gönderile kargoyu kendisini A olarak tanıtıp alan B fail, A malvarlığı zarar gören, firma çalışanı mağdur konumundadır. Gerçek kişiler hem mağdur hem de suçtan zarar gören olabilirken tüzel kişiler yalnızca suçtan zarar gören olabilir. Tüzel kişiler yapısı gereği aldatılamazlar. Bazı durumlarda mağdur belli olmayabilir. Mesela hileli davranışlarla toplumun geneline yönelik örülen dolandırıcılık ağına takılan kişiler suçun mağduru olur. Burada failin hedefi belirli bir veya birden fazla kişi değildir. Mağdur algılama yeteneğine sahip olmak zorunda değildir, algılama yeteneği zayıf olanlar üzerinde bu suçun işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiş.(TCK Md. 158/1-c). Ancak kimi hileyi anlayabilecek algılama yeteneğine sahip olmalıdır, algılama yeteneğinden tamamen yoksunlukta hırsızlık suçu gündeme gelir.

Dolandırıcılık Suçunun Şartları

  1. Hileli davranış: Hile, suçunu kanuni tanımındaki neticeyi gerçekleştirmek için failin aldatılmasını sağlamayı amaçlayan, mağdurun özgür iradesiyle karar verme hakkını ortadan kaldıran davranışlardır. Hile unsuru dolandırıcılık suçunun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Hileli davranış bulunmazsa ilgili suç oluşmaz.

Hileli davranış ihmali hareketlerle işlenemez. Mağdurun yanlış bilgi ve kanıda olduğunu bildiği halde bunu düzeltmeyip bu yanılgısından yararlananlar dolandırıcılık suçunu işlemiş olmaz, bu durumdan zarar görenler sadece ceza davası açmayıp sadece hukuk mahkemesinde uğradıkları zararın tazminini talep edebilirler.

  • Aldatma niteliği: Hileli davranışın faili aldatmaya elverişli bir davranış olması gerekir. Nitekim aldatıcılık özelliği failin ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitimsel düzeyi dikkate alınarak tespit edilmelidir. Herkes tarafından aldatma niteliği açıkça anlaşılabilen basit ve çok açık olan hileli davranışların aldatma niteliği bulunmayacağından söz konusu suç gerçekleşmeyecektir. Aldanma olgusunun tespitinde her somut olay bakımından özel bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu nedenle hilenin sübjektif bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda mağduru aldatabilecek nitelikte olması gerekir. Mağdurun hile olduğunu bildiği, bu nedenle aldanmadığı halde fail yararına malvarlığında tasarrufta bulunması serbest iradesine dayanır ve ilgilinin rızası hukuka uygunluk sebebi sayılır. Böylelikle failin cezai sorumluluğu doğmaz.
  • Zarar: Söz konusu suçun tamamlanması için mağdurun hileli davranışlarla aldatılmış olması yeterli değildir. Mağdur hileli davranışın etkisiyle malvarlığında failin yararına tasarrufta bulunarak zarara uğramış olmalıdır.

Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun daha fazla veya daha az ceza verilmesini gerektiren nitelikli halleri TCK’nın 158. Maddesinde sayılmıştır.

  1. Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi: Fail hile eylemini kişinin dini inançlarını, hayır yapma isteğini aldatma aracı olarak kullanırsa dolandırıcılık suçunun daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haliyle işlemiş olur. Örnek vermek gerekirse kendisini bir hayır kurumunda çalışıyor olarak tanıtıp gerçekte öyle bir plan olmadığı halde cami yaptırılacağından bahisle para toplaması bu nitelikli hali oluşturur. Zira kişilerin dini inançları gereği belirli olguların gerçekleşeceğine veya gerçekleşmesi gerektiğine inanması daha kolay olabilir.Bu halde suç bu kolaylıktan yararlanarak işlenmiş olur ki bu da cezanın ağırlaştırılmasını gerektirir.

Bu hususla ilgili olarak Yargıtay vermiş olduğu bir kararında “sanığın kendisini Orhan Çay olarak tanıtıp müteahhitlik ve kuyumculuk yaptığını söyleyerek camiye gidip namaz kılması ve caminin ihtiyaçları ile ilgilenmesi eyleminin 5237 sayılı Yasanın 157. maddesindeki dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, aynı yasanın 158/1-1 maddesindeki yazılı suçu oluşturduğu ve 765 sayılı Yasa hükümlerinin daha lehe olduğu sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm kurulması” (Yargıtay 11.CD. 24.01.2007, 2006/7670, 2007/183) diyerek nitelikli dolandırıcılık suçunun gerçekleştiğine hükmetmiştir.

  •  Suçun kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi: Kişinin içinde bulunduğu zor şartlar ve tehlikeli durum kişinin olayları gerçekçi değerlendirip araştırma yapma imkânını sınırlandırır. Bu sınırlandırmadan yararlanmak failin kişiyi aldatmasını kolaylaştırır. Bu nedenle mağduru bu kolaylıktan faydalanarak dolandırmak daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali oluşturur. Örnek vermek gerekirse doğal afet nedeniyle malvarlığı zarara uğrayan mağdurdan içinde bulunduğu zor koşuldan faydalanarak uğramış olduğu zararı gidermeye yönelik açtıkları fona belirli bir miktar para yatırması karşılığında zararının giderileceğinden bahisle para almak nitelikli dolandırıcılık suçu teşkil eder. Ancak önemle belirtmek gerekir ki fail mağdurun algılama yeteneğini kolayca aldanabilmesi için çeşitli yollarla kasten zayıflatırsa yağma suçu gündeme gelir.
  • Suçun kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle işlenmesi: Kişinin algılama yeteneğinin, ortalama bir algılama yeteneğine sahip kişilere göre daha düşük seviyede olması gerekir. Zira algılama yeteneğinin tamamen yoluğu halinde dolandırıcılık suçu oluşmaz, hırsızlık suçu meydana gelir. Bu nedenle kişinin algılama yeteneği bulunmakla birlikte zayıf olmalıdır. Algılama yeteneğinin zayıflığı yaş küçüklüğü, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olmak gibi durumlardan kaynaklanabilir.Algılama yeteneğini mağdurun kendi iradesiyle kaybetmiş olmasının suçun oluşmasında bir önemi yoktur. Mağdurun idrak kabiliyetinin bulunmaması ve bu noksanlıktan yararlanılması suçun nitelikli halinin oluşması için yeterlidir.
  • Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi: İnsanların bahsedilen kurum ve kuruluşlara duydukları güvenden faydalanmak suçu işlemeyi kolaylaştırır. Bu nitelikli halin oluşabilmesi için kurum ve kuruluşların yalnızca isminin kullanılması yeterli değildir. Aracı yapılan kurum veya kuruluşa ait kimlik, belge vb. araçların kullanılması gerekir. Suçun oluşması için söz konusu kurum veya kuruluşların suçtan zarar görmüş olması gerekmez. Ancak somut olayda vasıta yapılan kurum veya kuruluşun gerçekte var olması gerekir. Öte yandan uçun işlenmesinde araç olarak kullanılan siyasi parti, vakıf ve derneklerin de usulüne uygun kurulmuş ve tüzel kişilik kazanmış olması gerekir.
  • Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi: Bu suçun oluşması için eylem nedeniyle kamu kurum veya kuruluşunun araç olup olmadığına bakılmaksızın zarara uğramış olması gerekir. Örnek vermek gerekirse sahte olarak düzenlenen belgeleri ibraz ederek Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan burs almak bu nitelikli hali oluşturur.
  • Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi: Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması, insanların yüz yüze gelmeden alım satım işlemleri gibi hukuki işlemleri bilişim araçları vasıtasıyla sıklıkla kullanıyor olmaları aldatılmalarını kolaylaştırır. Bu kolaylıktan yararlanmak dolandırıcılık suçunun nitelikli halini oluşturur. Banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması ise insanların banka ve kredi kurumlarına güven duymaları, bahsi geçen kurumlar aracılığıyla aldatılmayacaklarını düşünmeleri nedeniyle inanmalarını kolaylaştırır. Bu kolaylıktan yararlanmak nitelikli hali oluşturur. Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması için ilgili kurumlar aracılığıyla para transferlerinin yapılması kastedilmemektedir. Burada fail, banka veya kredi kurumlarına ait belge, banka kartı, hesap cüzdanı gibi maddi varlıkları kullanarak insanların inanmasını kolaylaştırmalıdır. Nitekim Yargıtay bir kararında bu ayrıma dikkat çekmiştir:  “Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun oluşması için bankanın maddi varlığını kullanarak suçun işlenmesi, mağdurun bankaya ait belgeye güvenerek aldanmış olması gerektiği, sanığın telefonla aradığı şikâyetçilere kendisini kamuoyu tarafından tanınan hemşerileri olan şahıs isimleri ile tanıtarak, lösemili bir hastaya yardım toplandığından bahisle kendi banka hesap numarasını vererek şikâyetçilerin hesabına para yatırmalarını sağlayıp mal edinmesinden ibaret eyleminde, bankanın maddi bir varlığının kullanılmayıp ödeme vasıtası olması vasıtası olması nedeniyle işlenen dolandırıcılık suçunda vasıta olarak kullanılmadığı, bu nedenle sübutu kabul edilen eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” (Yargıtay 11. CD. 11.05.2009, 21726/6116). Son olaraknitelikli halin oluşması için banka veya kredi kurumunun zarara uğramış olması aranmaz.

Aşağıda verilen birkaç örnek bilişim sistemlerinin, banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.

Asıl amacı insanları dolandırmak olan B, internet üzerinden açık arttırma suretiyle ikinci el ürünlerin satışa sunulacağı bir internet sitesi kurmuştur. Alışveriş kuralları kısmında, satın alınan ürünlerin bedelinin havuz hesabına yatırılacağı ve bu hesaba para yatırıldıktan sonraki yedi gün içerisinde ürünün kendilerine ulaşacağı şeklinde açıklama yapmıştır. Bu siteden bir ürün satın alan D, parayı yatırmış ve yedi gün geçmesine rağmen ürün eline ulaşmamıştır.

Çek keşide etme yasağı bulunan sanıkların sahte belgelerle bankalarda mevduat hesabı açtırarak aldıkları çek karnesindeki çekleri, satın aldıkları mal karşılığında kullanmak suretiyle işledikleri dolandırıcılık suçlarında bankanın vasıta olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu işlemişlerdir.

İnternet üzerinden çıplak gösteren gözlük siparişi veren yaklaşık 587 kişi ya gönderilen gözlüğün normal gösterdiğini ya da kargo yoluyla teslim edilen paketlerden alakasız malzemeler çıktığını belirterek dolandırıldığı ihbarından da anlaşılacağı üzere bilişim sistemlerinin aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiştir.

6. Basın ve yayın araçlarının sağladıkları kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi: Basın ve yayın araçlarının geniş kitlelere ulaşmayı kolaylaştırıcı etkisi ve inandırıcılığı sağlaması yönleri toplumun inanmasını kolaylaştırır.  Dolandırıcılık suçunun hem toplumun geneline yöneltilmesi hem de inanmalarını kolaylaştırması bakımından ilgili suçu basın ve yayın araçları vasıtasıyla işlemek cezayı ağırlatıcı neden olarak öngörülmüştür. Örnek vermek gerekirse gerçekte var olmayan bir konutun var olduğundan bahisle bir miktar teminat yatırılması karşılığında yatırana satılacağına ilişkin yalan haberin gazeteye ilan verilmesi suretiyle dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmek cezayı ağırlatıcı bir nedendir.

7. Suçun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi: Fail hileli eylemi adına işlem yaptığı şirketin ticari faaliyetleri esnasında gerçekleştirmeli. Aldatıcı davranış şirket faaliyeti kapsamında gerçekleştirilmelidir. Fail yararı kendisi için veya bir başkası için sağlamak üzere adına hareket ettiği şirketin ticari faaliyetlerini kullanmaktadır. Örneğin 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’na göre seyahat acentesi işletme belgesi sahibi olan failin gerçekte olmayan seyahat ve tatil programları satarak kişileri dolandırması halinde bu nitelikli hal uygulanmalıdır. Bir Yargıtay kararında “Evim Çeyiz Alışveriş Merkezi’nin sahibi olan sanığın şikâyetçinin köydeki evine giderek, şirketine üye olması durumunda emekli olabileceğini, ilçe merkezinde işyeri kucaklarını, bir çuval şekeri 90 TL yerine 40 TL’ye vereceğini söyleyip bir adet elektrikli süpürgeyi de hediye olarak bıraktığı, “şirketimize iyeliği kabul ederseniz şuraya imza atın” diyerek 150 YTL’lik mal satış sözleşmesini imzalattığı, şikâyetçiye 10 YTL karşılığında bir de kart verdiği, bu şekilde hileli davranışlarla şikâyetçiye karşı TCK’nın 158/1-h maddesinde öngörülen “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılığı” suçunu işlediğin iddia olunması karşısında 5235 sayılı yasanın 12. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesinin görevli bulunduğu gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde adı geçen sanığın beraatine hükmolunması “(Yargıtay 11. CD. 27.03.2009, 1639/3485) denilerek ilgili nitelikli halin varlığı saptanmıştır.

8. Suçun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi: Serbest meslek mensupları bağımsız olarak çalışıyor olsalar da meslek birliklerine üye olmak zorundadırlar. Serbest meslek mensupları Gelir Kanunu’nda belirtilmiştir. Özel olarak çalışan avukatlar, hekimler, emlak komisyoncuları, muhasebeciler serbest meslek mensuplarıdır. Fail mesleğinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemiş olmalı. Bu nitelikli hal güveni kötüye kullanmak suçuyla karıştırılmaktadır. Ancak ikisi arasındaki temel fark failin kastının başlangıç anıdır. Güveni kötüye kullanma suçunda failin kastı zilyedi kendisine teslim edilen malın teslim edildiği andan sonra başlar ve güven ilişkisi nedeniyle zilyedi olduğu malda tasarrufta bulunur. Ancak nitelikli dolandırıcılıkta failin kastı teslimden önce teslime yönelik oluşan bir kasttır. Failin hileli davranışı mesleği sırasında gerçekleştirmiş olması bu nitelikli halin oluşması için yeterli değildir. Fail mesleğinden dolayı kendisine duyulan güveni kötüye kullanmalıdır. Zira söz konusu güven failin fiili gerçekleştirmesini kolaylaştıracaktır. Örneğin muhasebeci olan failin vergi tahakkuk belgelerinde değişiklik yaparak aradaki farkı mal edinmesi bu nitelikli hali oluşturur.

9. Suçun banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak veya sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi: Bankadan kredi tahsis etmek için gereken koşulları taşımayan failin, kredi tahsisini sağlamak için sahte belgelerle veya beyanlarla banka memurunu yanıltarak kredi sağlaması halinde ilgili ağırlaştırıcı sebep oluşur. İlgili belgeler banka memurlarına verildikten sonra banka memurlarınca durumun anlaşılması üzerine kredinin tahsis edilmemesi halinde söz konusu suç teşebbüs aşamasında kalır.

Uygulamada sigorta dolandırıcılığı da denilen sigorta bedelini almak maksadı dolandırıcılık suçunun nitelikli halini oluşturur. Fail mutlaka sigorta eden veya sigorta ettiren olmak zorunda değildir, zira dolandırıcılık suçu başkası yararına da işlenebilir. Önemli olan husus sigorta şirketinin zararına olacak şekilde örneğin araç hasar bedelinin fazla gösterilmesi, sigortalanan mallara zarar verilmiş gibi gösterilmesi durumlarında dolandırıcılık suçunun işlenmesidir. Sigorta bedelini almak için sigorta şirketine başvuruncaya kadar bu hususta yapılan eylemler hazırlık hareketleridir. Sigorta şirketine başvurmakla icra hareketleri başlamış olur, sigorta memurlarının durumu fark etmesi üzerine sigorta bedelinin ödenmemesi durumunda suç teşebbüs aşamasında kalır.

10. Suçun kamu görevlileriyle ilişkisi bulunduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle işlenmesi: Bu nitelikli halin oluşması için failin kamu görevlilerini tanıdığını, hatırı sayılır kimse olduğunu buna dayanarak işlemleri hallettireceğini vaat etmesi ve bu vaadiyle bir yarar sağlaması gerekir. Nüfuzundan yararlanılacağı söylenen kamu görevlisi olmalıdır, vaat edilen işi yapmaya yetkili olup olmadığı önemli değildir. Zira yetkili olmadığı işi yapabileceğine yönelik kanaat oluşturarak aldatan ve bundan menfaat sağlayan kamu görevlisi söz konusu suçu değil, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu işlemiş olur. Örneğin Yargıtay bir kararında “Sanığın Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışıp atama beklediğini öğrendiği yakınanları telefonla arayarak kendisini atamadan sorumlu milli eğitim müfettişi, atamadan sorumlu daire başkanı olarak farklı isimlerle tanıtı tayinlerini yapacağından bahisle masraf adı altında yardımcısı olduğunu bildirdiği gerçek ismi adına posta havalesi çıkarttırdığı, sanığın bu fiilleri işlerken bahsetmeden bizzat kendisinin yetkili olduğunu belirtmesi karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesine uyan suçları oluşturacağı” (Yargıtay 11. CD. 14.11.2006, 6228-9094) diyerek dolandırıcılık suçunun anılan nitelikli halinin gerçekleştiğini tespit etmiştir.

11. Suçun kişinin kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlenmesi: Fail kamu görevlisi olmadığı halde kendisini kamu görevlisi olarak tanıtarak mağdurların inanmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yöntemle dolandırıcılık suçunu işlemek cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Uygulamada sıklıkla rastlanan, kendisini polis olarak tanıtıp çeşitli başka yalanlarla para istenmesi bu nitelikli hale uygun bir örnektir. 

Dolandırıcılık Suçunun Bir Alacağı Tahsil Amacıyla İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunun hukuki ilişkiden doğan bir alacağın tahsili amacıyla işlenmesi cezada indirim sebebidir. Fail tahsil edemediği alacağını tahsil etmek amacıyla hileli davranışlarda bulunmaktadır. Burada özel kast durumu söz konusudur. Bu nedenle TCK Md. 159 failin özel kastını daha az cezayı gerektiren hal olarak düzenlemiştir. Dikkat etmek gerekir ki failin alacağı her ne kadar bir hukuki ilişkiye dayansa da eksik borcun tahsili amacıyla işlenen dolandırıcılık suçunda da anılan hüküm uygulanır. Nitekim eksik borçların ifası için mahkemelere müracaat mümkün olmasa da ödenmiş bir eksik borcun iadesini talep hakkı tanınmamaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki iştirak halinde işlenen dolandırıcılık suçunda bu indirimden alacak hakkının nispi olma özelliğinin bir sonucu olarak ancak mağdurun alacaklısı durumundaki fail yararlanabilir.  Öte yandan bahsi geçen madde hükmünde alacağın tahsili amacıyla işlenen dolandırıcılık suçunun takibinin şikâyete bağlı olduğu da belirtilmiştir.

Dolandırıcılık Suçunda Fail ile Mağdur arasındaki Akrabalık İlişkisinin Cezaya Etkisi

TCK’nın 167. Maddesi fail ile mağdur arasındaki akrabalık ilişkisinin derecesine göre cezayı ortadan kaldıran veya ceza miktarını azaltan şahsi cezasızlık sebebi öngörmüştür. Bu maddenin birinci fıkrasında belirli dereceye kadar olan akrabalık ilişkisi cezayı ortadan kaldıran hal düzenlenmiştir. Buna göre; “dolandırıcılık suçunun haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyun, bu derecede kayın hısımlarından birinin, evlat edinen veya evlatlığın ve son olarak aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına işlenmesi halinde fail cezalandırılmaz.” (TCK md. 167/1)

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ceza miktarının azaltılmasını sağlayan bir hal olarak düzenlenmiştir. Buna göre; Dolandırıcılık suçunun haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde ise şikâyet üzerine verilecek ceza yarısı oranında indirilir.” (TCK m. 167/2) Bu halde suç şikâyete tabi olur. Ancak iştirak halinde işlenen dolandırıcılık suçunun faillerinden ancak bu özelliği taşıyan fail bu madde hükmünden yararlanabilir.

Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık

Dolandırıcılık suçunda etkin pişmanlık cezayı azaltan şahsi sebep olarak TCK’nın 168. Maddesinde düzenlenmiştir. Etkin pişmanlıktan yararlanmanın temel şartları failin gerçek anlamda pişman olması ve mağdurun uğradığı zararı tamamen gidermesidir. Buna göre failin, pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen veya tamamen tazmin etmek suretiyle gidermesi halinde verilecek ceza 3/2’sinden yarısına kadar azaltılır. Burada ceza miktarını azaltan oran zararın tazmin edildiği aşamaya göre tayin edilmiştir. Böylece fail, azmettiren veya yardım eden;

– suç tamamlandıktan sonra ve fakat bu suç sebebiyle kovuşturma başlamadan önce bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını aynen veya tazmin suretiyle tamamen giderirse kendisine verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir.

– kovuşturma başladıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce etkin pişma.nlık gösterirse verilecek ceza yarısına kadar indirilir.

Failin zararı kısmen gidermek suretiyle etkin pişmanlıktan faydalanması için mağdurun rızası olmalıdır. Zira TCK md. 168/4 uyarınca; “kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık uygulanabilmesi için mağdurun rızası aranır.”

Dolandırıcılık Suçuna Teşebbüs

Teşebbüs TCK’nın 35. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” Dolandırıcılık suçu fail yararına mağdurun zarara uğratılmasıyla tamamlanır. Ele geçirilen malvarlığı üzerinde failin tasarrufta bulunması şart değildir. Ancak mağdur bir zarara uğratılamadan eylem sadece hileli davranışlarla failin aldatılması aşamasında kalmışsa teşebbüsten bahsedilir. Fail yarar elde etmeden hileli davranışlarından pişmanlık duyup vazgeçerse gönüllü vazgeçme söz konusu olur ve fail cezalandırılmaz.

Dolandırıcılık Suçunun İştirak Halinde İşlenmesi

TCK’nın 37. Maddesi uyarınca fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur. Birden fazla kişi suçun icra hareketlerine başlamışlardır. Bu durumda suçu doğrudan birlikte işleyenler müşterek fail olarak yargılanır.

Dolandırıcılık Suçunda Uzlaştırma

Soruşturma veya kovuşturma aşamalarında fail ve mağdurun arasıldaki uyuşmazlığın yargılama yapılmaksızın tarafsız bir üçüncü kişi aracılığıyla çözümlenmesi uzlaştırmadır. Dolandırıcılık suçunun basit halleri uzlaştırmaya tabidir. Bu nedenle tarafların uzlaştırmaya çalışmak bir dava şartıdır. Ancak nitelikli dolandırıcılık suçu uzlaştırmaya tabi değildir.

Dolandırıcılık Suçunun Takibi Şikayete Bağlı mıdır?

Dolandırıcılık suçunun basit ve daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri şikâyete tabi değildir. Bu nedenle takibatı re’sen yapılır. Fakat TCK’nın 159. Maddesinde öngörülen hükme göre bu suçun belirli akrabalara karşı işlenmesi durumunda suçun şikayete tabidir.

Dolandırıcılık Suçunda Yaptırım

Dolandırıcılık suçunun basit halini düzenleyen TCK’nın 157. maddesinde öngörülen fiili işleyen kişiye verilecek ceza bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Buna göre 158/1-e, f ve c bentlerinin işlenmesi halinde faile verilecek hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı ise elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Bu durumda cezayı ağırlaştıran nitelikli hal söz konusudur. TCK’nın 159. Maddesinde daha az cezayı gerektiren sebep olarak öngörülen koşullarda ceza miktarı 1/3’ten yarısına kadar indirilir.

Dolandırıcılık Suçunun Yargılama Makamı

Basit dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme verilecek cezanın üst sınırı itibariyle Asliye Ceza, suçun nitelikli hallerinde Ağır Ceza Mahkemeleridir. Suç tarihinde 18 yaşını doldurmayan failin davası ise çocuk mahkemesinde görülecektir.

Ziyaretçi Yorumları - 4 Yorum
  1. leyla dedi ki:

    sahibindende bir ürün aldım ama karşı tarafa ulaşamıyorum ücreti gönderdim telefonlarını kapattı kapattı beni yön lendirebilirmisiniz teşekkürler

    1. alpserhukuk dedi ki:

      nitelikli dolandırıcılığın tipik bir örneğidir. Savcılığa şikayet etmenizi önerebilirim.

  2. Özer salmanoğlu dedi ki:

    Dolandiriciliktan hakkımda soruşturma açıldı, başka hesaptan benim hesabima yüklü miktarda para geldi sonrasında hesaplarını bloke konuldu adıma açılmış olan davadan temize çıkabilir miyim..

    1. alpserhukuk dedi ki:

      Hesabına para girenlere genel olarak ağır ceza mahkemeleri mahkumiyet vermektedir. Ancak her olay kendi içinde bağımsız olduğundan deliller ve sebeplere göre beraat kararları da verilebilmektedir. Dava kesinleşmeden blokeler kaldırılmamaktadır.

Bir Yorum Yazın

Hemen Ara