Boşanma Davalarında Ses Kaydı
Boşanma davalarında delil olarak sunulan gizli alınmış ses kayıtları kesin olarak hukuka aykırıdır denilememekle birlikte Yargıtay’ın bu hususta ses kayıtlarının hukuki delil niteliğinde olmasının birtakım ölçütleri mevcuttur. Bunlar;
- Gizli alınan ses kaydının, tarafların özel yaşamına ilişkin olmaması,
- Alınan ses kaydının, kaydı alan kişi tarafından özel olarak yönlendirilmemiş olması,
- Ve alınan ses kaydının hukuki bir şekilde (hırsızlık, gasp, tehdit vs. ile alınmaması) elde edilmesidir. Bu ölçütler doğrultusunda mahkemeye sunulan deliller hukuki delil kabul edilmez.
Özel yaşama ilişkin kayıtlar örnek olarak kişinin cinsel hayatı, kişisel durumları(hastalık, zevkler, hobiler vs.), kendi hayatında yaşadığı ve genel hayata vurmadığı kendi kişisel alanında kalan durumlardır. Özel yaşama ilişkin olarak ileri sürülen deliller hukuki sayılamaz. Taraflardan birinin eşine ait cinsel içerikler barındıran bir ses kaydını, eşinden habersiz olarak kaydedip mahkemeye delil olarak sunması özel hayatın esaslarına aykırı bir davranış olmasından dolayı delil olarak kabul edilmez.
Hakkı ihlal edilen kişi, kendi özel hayatıyla ilgili elde edilen bu delillerin şayet mahkemede delil olarak kabul edilebileceğini beyan ederse bu aşamada bu deliller de hukuki olarak incelenmeye alınır.
TELEFON GÖRÜŞMESİNİN GİZLİ KAYDI DELİL OLUR MU?
Telefon görüşmelerinin kayıt edilmesi farklı koşullarda gerçekleşebilir. Telefon görüşmeleri farklı iki kişinin telefonla görüşmesini kayıt altına almak veya taraflardan birisinin diğeri ile yaptığı görüşmeyi kaydetmek şeklinde olabilir. Bu kayıtların hukuki boyutu her olayda farklı takdir edilir.
Taraflardan birisi diğer tarafla kendisinin yaptığı telefon görüşmesini kayıt altına alır, mahkemeye delil olarak sunarsa mahkeme bu sunulan kaydı delil olarak kabul edebilir. Bu telefon görüşmesinin delil olarak kabul edilebilmesi için;
- Bu kaydın sadece mahkemeye delil olarak sunulması amacını taşıması ve başkaca kişilere ifşa adı altında herhangi bir şekilde bu kaydı dinletmemesi,
- Kayıt edilen bu görüşmenin, kayıt eden kişi tarafından herhangi bir yönlendirme veya karşı tarafı herhangi bir konuda konuşturmaya çalışma amacından uzak olmaması,
- Kayıtlarda herhangi bir şekilde taraflar veya başkalarının özel hayatının gizliliğini ihlal edecek diyalogların bulunmaması,
- Kayıt altına alınan bu görüşmenin herhangi bir tehdit vb. hukuka aykırı davranışlar sonucunda alınmaması gerekmektedir.
Bu ölçütler, Yargıtay ve yerel mahkemeler tarafından delillerin hukukiliğini takdir etmede kullanılan ölçütlerdir.
Taraflardan birisi, kendi lehine olarak iki veya daha fazla kişinin telefon görüşmesini, konferans yolu ile görüşmesini veya herhangi bir yerdeki görüşmelerini gizli bir şekilde kayıt altına alıp boşanma davalarında bunu mahkemeye delil olarak sunabilir. Fakat delil olarak sunulacak bu görüşme kayıtlarının başkaca bir amaca hizmet etmeden, sadece mahkemeye delil olarak sunmak olması için kayıt altına alınması şarttır. Bu kayıtların mahkeme haricinde başka yerlerde başka kişilere dinletilmesi amaçlanmış ve bu gizlice kaydedilen kayıtlar başkalarına dinletilmiş ise burada TCK 132. madde ile düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlenmiş olur.
Delil sunmak isteyen taraf sunacağı delilleri iyi niyetli olarak elde etmeli ve bu delilleri mahkeme haricinde başka kişilere dinletmemelidir.
EŞE AİT GİZLİ ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLAR VE VİDEOLAR DELİL SAYILIR MI?
Eşe ait gizli kaydedilmiş sesler gibi fotoğraf ve videoların da delil sayılabilmesi için mahkeme tarafından fotoğrafı temin eden kişinin saikine, durumların, şartların ve kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğine bakılacaktır. Bu aşamada fotoğrafların veya videoların temin edilmesinde; iyi niyetle sadece mahkemeye delil olarak sunulma amacını taşıması, herhangi bir ifşa etme veya topluma yayma amacı taşımaması gerekmektedir. Gizli olarak çekilen fotoğrafların, kişinin özel hayatına sair etmemesi, kişilik haklarına karşı bir müdahalesi olmamalıdır.
Ayrıca fotoğraf ve videoların temin edilmesinde geçerli olan ve hukuka aykırı elde edilse bile mahkeme tarafından hukuka uygun delil olarak değerlendirilebilecek durumlarda söz konusudur.
Eğer taraflardan birisi, boşanma davasında delil olarak sunacağı, eşine ait görüntüleri denk gelip çektiyse ve bu görüntüleri çekmesinde aciliyet bulunan bir durumdaysa görüntüleri temin ettikten sonra mahkemeye dava aşamasının uygun süreçleri içerisinde delil olarak sunabilir. Örnek vermek gerekirse eşlerden birisi, diğer eşin güven sarsıcı bir durumunu, başka birisiyle öpüştüğünü veya el ele tutuştuğunu görür ve o esnada telefonunu çıkartıp bu anı delil niteliğine dönüştürürse mahkemeye bu görüntüleri sunabilir. Burada mahkeme tarafından aranan asıl saik tarafların birbiri aleyhine delil sunmasında herhangi bir planlama veya tuzağa düşürme amacından uzak olması deyim yerindeyse hukuka aykırı delil üretmesinin önüne geçmektir.
Böylelikle eşlerin boşanma davalarında delil öne sürmek amacıyla dedektif tutması ve bu tutulan kişiler tarafından çekilen fotoğrafların delil olarak sunulması, mahkeme tarafından hukuka aykırı elde edilme sebebiyle incelemeye alınmayacaktır.
Kişilerin boşanma davalarında öne sürecekleri delil niteliğindeki görüntüleri bir plan dâhilinde değil, böyle bir delili bir daha elde etme durumu olmaması nedeniyle kayıt altına alması gerekir.