Ataköy 7-8-9-10 Mah. D-100 Güney Yanyolu Nef 22 E Blok 9. Kat D:145 Bakırköy / İSTANBUL Tel : +905356887527
trende

FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

06.05.2022
354
FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

Fikri mülkiyet hukuku fikri haklar ve sınai haklar olarak iki alt grupta değerlendirilir. Fikri haklar Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu ile, sınai haklar ise Sınai Mülkiyet Kanunu ile . Sınai hakların korunması bakımından ise Sınai Mülkiyet Kanunu Fikri sanat eserleri ve sınai ürünler daha önce eşi benzeri yapılmamış, insan yaratıcılığının ve düşüncesinin sonucunda üreticisine özgü olarak meydana getirilen gayri maddi unsurlardır. Bu unsurlar üreticisine üzerinde mülkiyet hakkı tanınan gayri maddi mallardır. Nitekim fikri ve sınai ürünler üreticisine maddi ve manevi menfaat sağlayan kıymeti haiz ürünlerdir. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının hukuki çerçevesi kanunlarla belirlenmiştir. Fikri haklar bakımından Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, sınai haklar bakımından ise Sınai Mülkiyet Kanunu bu alandaki temel kanunlardır.

FİKRİ MÜLKİYET

Fikri mülkiyet(telif) hakkı; sanat, edebiyat, müzik, mimari gibi kişinin düşüncesinin ve yaratıcılığının sonucunda meydana gelen resim, roman, şiir, mimari proje gibi eserler üzerinde eseri meydana getiren kişiye yani eser sahibine eserini kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisi veren mutlak ve ayni bir haktır. Bu haklar hukuk düzeni tarafından korunur ve sahibine bu korunmadan yararlanma yetkisi verir.

Fikir ve Sanat Eserlerinin Çeşitleri: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu fikir ve sanat eserlerini tahdidi olarak belirtmiştir. Buna göre söz konusu eserlerin sınıflandırılması şu şekilde yapılmıştır:

  1. İlim ve Edebiyat Eserleri: Dil ve yazı ile ifade edilen eserler ile bunların hazırlık aşamalarında oluşturulan taslaklardır. Örnek vermek gerekirse bir tiyatro eseri, şiir, roman gibi yazıya dökülen fikirlerden meydana gelen eserlerdir.
  2. Musiki Eserleri: Sözlü ve sözsüz bestelerdir.
  3. Güzel Sanat Eserleri: Estetik görüntüye sahip resim, heykel, grafik, kazma ve oyma biçiminde şekil verilen maddeler, tiplemeler, el işi, maket, endüstriyel model, mimari plan ve projeler gibi örnekleri çoğaltabileceğimiz fikir ve yaratıcılığın görsel şölenle somutlaştırılması sonucunda meydana gelen eserlerdir.
  4. Sinema Eserleri: Sinema filmleri, projeksiyonla gösterilen her türlü filmler.

Bunlar dışında diğer eserlerden istifade edilerek meydana getirilen ikincil durumdaki tercüme, aranjman, uyarlama, başka eserin kısaltımı, izahı, seçme ve toplama eserler gibi her türlü eser de fikri mülkiyet kapsamındadır.

Fikri ve Sanat Eserlerinin Sahibinin Tespiti

Eseri meydana getiren kişi o eserin sahibidir. İşçilerin, memurların, hizmetlilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserlerin sahibi o işi yaptıran işverenlerdir. Eğer birden fazla kişi tarafından meydana getirilen eser bölümlere ayrılabiliyorsa ve fikri oluşum birden fazla kişi tarafından karşılanmışsa aksine anlaşma olmadıkça eserin fikri mülkiyet hakkına hepsi sahiptir.

Eserde adı geçen kişi aksi ispatlanıncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Yayın organlarında, iletişim araçlarında mutat olarak eser sahibi olarak tanıtılan kişiler de aksi ispatlanıncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Fakat böyle bir kimse belirtilmemişse o eseri yayımlayan kişi, yayımlayan belli değilse çoğaltan kişi o eserin sahibi kabul edilir ve eser sahibinin eser üzerindeki mülkiyet hakkına sahip olur.

Eser Sahibinin Hakları

  1. Eserin umuma arz edilmesini konusunda yetkisi vardır. Eser sahibinin müsaadesi olmadıkça eserin muhteviyatı hakkında bilgi vermek, eseri yayımlamak söz konusu hakkı ihlal eder.
  2. Eseri adını belirterek veya belirtmeyerek yayımlama hakkına sahiptir. Eseri yayımladıktan sonra eserin çoğaltılması halinde çoğaltılan eserlerse de asıl eser sahibinin adının yazılması gerekir. Aksi halde eser sahibinin hakkı ihlal edilmiş olur.
  3. Eserde değişiklik yapılmasını yasaklamak: Eser sahibinin izni olmadan eserde değişiklik yapılamaz. Aksi halde eser sahibinin hakkı ihlal edilmiş olur.
  4. Eser sahibinin aslın malikine karşı hakları: Eser sahibi eserin aslının mülkiyet veya zilyetliğini başkasına devredebilir. Bu durumda devrettiği aslın maliki olur. Eser sahibi aslın malikinden eserde değişiklik yapmamasını, onu tahrif etmemesini talep edebilir. Eser sahibi çoğaltma ve işleme hakkını kullanmak, sergilemek üzere aslın zilyedinden eserden faydalanmayı, eseri ödünç almayı isteyebilir.

Eser sahibinin ölümü halinde bu hakları eser sahibinin atanmış veya kanuni mirasçıları tarafından kullanılır.

  • Mali haklar: Eser sahibi eseri işleme, yayma, çoğaltma, temsil, radyo ile yayımlama haklarına sahiptir.

Eser Sahibinin Haklarının Korunma Süresi

Eser sahibinin eser üzerindeki hakları ilanihaye bir korumaya tabi değildir. Nitekim eser sahibi ile mirasçıları eser üzerindeki haklarının korunmasından ancak belirli süre zarfında istifade edebilir. Bu koruma süresi eserin alenileştirilmesinden itibaren başlar. Koruma süresi eser sahibi yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder.  El işi, küçük sanat eserleri, fotoğraf ve sinema eserlerindeki mülkiyet hakkı ise yalnızca aleniyet tarihinden itibaren 70 yıl boyunca devam eder.

Eser Sahibinin Haklarının Kamu Menfaati Maksadıyla Sınırlandırılması

  1. Eserler adli amaçlarla mahkeme veya diğer resmi makamlar huzurunda kullanılabilir, gerekiyorsa çoğaltılabilir, yayımlanabilir. Bu durumda eser sahibinin hakkı ihlal edilmiş sayılmaz.
  2. Mevzuatlar, içtihatlar, kongrelerde, mecliste söylenen nutuklar, eğitim öğretim faaliyeti kapsamında meydana getirilen eserler, gazete ve dergilerde çıkan haberler yayımlanabilir. Röportaj mahiyetinde olmak üzere eserlerden kesitler alınıp kullanılabilir, yayımlanabilir.
  3. Yayımlama ve kar amacı gütmeksizin şahsen kullanılmak üzere satın alınan eserler yine aynı maksatla çoğaltılabilir.
  4. Halka açık yol, cadde, duvarlarda temelli kalmak için konulan sanat eserleri çoğaltılabilir, yayımlanabilir.
  5. Umumi mahallerde temsil amaçlı kullanılacak olan ses, yayın, görüntü eserleri için eser sahibinin izni aranır. Eser sahibi bedeli uygun bir bedeli tazminat olarak isteyebilir.

Radyo ve Televizyon Yayınlarında Telif Hakkı

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 43. Maddesi uyarınca radyo ve televizyon yayınlarında kullanılan fikir ve sanat eserlerine telif hakkı ödenir. Kısa tespitlerde ücret ödenmez. Kısa tespit eserin herhangi bir kesitinin geçiş, sinyal, jenerik vb. maksatlarla kullanılmasıdır.

Eser Sahibinin Tasarruf Hakkı

Eser sahibi eserde mülkiyet hakkına sahip olduğu için eser üzerindeki mali haklarını satabilir, kullanım hakkını devredebilir. Bu hak eser sahibinin ölümü halinde mirasçılarına geçer.

Fikri Mülkiyet Haklarının İhlali Halinde Açılacak Hukuk Davaları

  1. Tecavüzün Ref’i Davası: Mali ve manevi hakları ihlal edilen eser sahibi ihlal neticesinde meydana gelen yanlışlığın/ zararın giderilmesi amacıyla tecavüzün ref’i davası açabilir. Bu davanın açılabilmesi için ihlal edenin kusurlu olması gerekmez.  Örneğin içeriği gerçeği yansıtmayan eserlerin televizyon aracılığıyla yanlış yayınlanması karşısında eser sahibinin manevi hakkı zedelenmiştir. İlan yoluyla bu yanlışlığın düzeltilmesini talep edebilir. Öte yandan eser sahibinin eseri izinsiz çoğaltılarak yayımlanıyorsa mali hakkı zedelenmiştir. Çoğaltılmış kopyaların imhasını isteyebilir. Bu davada amaç ihlalin neden olduğu sonuçların ortadan kaldırılmasıdır.
  2. Tecavüzün Men’i Davası: Mali veya manevi hakkı ihlal edilme tehlikesi bulunan eser sahibi tecavüzün men’i davası açarak bu tehlikenin önlenmesini talep edebileceği gibi vaki olan bir tecavüzün devamı veya tekrarı muhtemel ise bunların da önlenmesini talep edebilir. Bu davanın açılabilmesi için mütecavüzün kusurlu olması şart değildir. Bu davada amaç ihlal tehlikesinin önlenmesidir.
  3. Tazminat Davaları: Mülkiyet hakkı ihlal edilen eser sahibi ihlal sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmini için haksız fiil hükümlerine göre tazminat davası açabilir. Ancak tazminat davalarında tecavüzün ref’i ve men’i davalarından farklı olarak mütecavüzün kusuru aranır. Bu davada amaç uğranılan zararların tazminidir.

Eser Sahibi Tarafından Açılabilecek Hukuk Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli ve yetkili mahkeme HMK’nın 6. Maddesindeki genel yetki kuralına göre tespit edilir. Buna göre yetkili mahkeme davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise özel olarak kurulmuş olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir. Bu özel mahkemenin bulunmadığı bölgelerde Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Ceza Davası

TCK’nın 71. Maddesinde tanımlanan manevi haklara tecavüz suçu kapsamında söz konusu ihlal eylemleri suç sayılır. Bu nedenle şikâyete bağlı olarak ilgililer hakkında cezai takibat yapılabilir.

SINAİ MÜLKİYET HUKUKU

Sanayi ve tarım sektörlerinde icat edilen, geliştirilen yeniliklerin, ilk olarak oluşturulan ilgi çekici tasarımların kişiye ya da kuruma sağladığı haklardır. Bu haklar hukuk düzeni tarafından düzenlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Sınai mülkiyet haklarına ilişkin olarak Sınai Mülkiyet Kanunu ile genel kanuni düzenleme getirilmiştir. Kanunun birinci maddesinde kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamak olarak belirtilmiştir.

MARKA

Marka, sınai mülkiyet alanının en ayırt edici unsurudur. Marka bir tacir ve tacirin hizmetlerini ve malını diğer tacirlerin hizmet ve mallarından ayırmak için kullanılan işaretlerdendir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun. Maddesinde marka şu şekilde tanımlanmıştır: “Bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”  Kanundaki tanıma göre marka bir malla ilgili olabileceği gibi hizmetle ilgili de olabilir. Bir işaretin marka olabilmesi için 2 özellik aranır.

-İşaretin ayırt edici olması

– Tekrarlanabilir şekilde tasvir edilebilmesi, sicilde gösterilebilir olması gerekir. Örnek vermek gerekirse koku bir marka olabilir ancak o kokunun kendisini sicile işlemek mümkün olmayacağından ancak kodu oluşturulursa mümkündür.

Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

Önemle belirtmek gerekir ki marka tescilinde mutlak ret nedenleri olarak sayılan durumlarda marka tescili yapılamaz:

-Milli ve dini semboller marka olamaz,

-Markanın konusunun coğrafi kaynağında, niteliğinde halkı yanıltan işaretler marka olamaz,

-Üretilen mal ve sunulan hizmetin niteliği, cinsi, üretim tarihi gibi bunlara ilişkin bilgileri gösteren işaretler marka olarak kullanılamaz,

-Aynı türdeki mal veya hizmete ilişkin daha önceden tescil edilmiş markalar kullanılamaz,

-Kamu düzenine ve genel ahlak ve adaba aykırı işaretler marka olarak kullanılamaz,

-Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretler marka olarak kullanılamaz.

Tescilden Doğan Haklar

Markalar tescil yoluyla korunur. Böylelikle marka sahibinin izni olmaksızın tescilli marka ile aynı işarete tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerde kullanılamaz,  halk tarafından karıştırma ihtimali bulunacak yakınlıkta işaretler marka kapsamındaki mal veya hizmetlerde kullanılamaz. Aksi halde marka sahibi bunların önlenmesini isteyebileceği gibi işaret ticaret alanında kullanılmaktaysa işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması, satışı, ithalat ve ihracatı gibi marka sahibinin sınai mülkiyet hakkını zedeleyen fiiller yasaklanır.

Marka beş yıl boyunca kullanılmadığı takdirde marka iptal edilir.

Marka Başvurusu Nasıl Yapılır?

Başvuru şartları Sınai Mülkiyet Kanunu’nda belirtilmiştir. Buna göre marka başvurusu yapacak olan başvuru sahibi kimse kimlik bilgilerini içeren başvuru örneğini, başvuru örneğini, başvuruya konu mal veya hizmetin listesini, başvuru ücretini ödediğine dair belgeyi, başvuru ortak marka veya garanti için yapılmışsa teknik şartnameyi, rüçhan hakkı talebi varsa talep ücretinin ödendiğine dair belgeyi Marka Patent Enstitüsü Kurumuna ibraz eder. Kurum başvuruyu inceler ve usule uygun bulursa itiraz olmadığı takdirde marka tescil belgesi verilir.

Rüçhan Hakkı: Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerin uyruğunda olan veya yerleşim yeri yahut ticari müessesesi orada bulunan  gerçek veya tüzel kişiler bulundukları ülkede marka tescili başvurusunda bulunmuşlar ise rüçhan hakkı belgesi almak koşuluyla  bu başvurudan itibaren altı ay içerisinde Türkiye’de de aynı mal ve markaya ilişkin tescil yaptırmak konusunda rüçhan(öncelik) hakkına sahip olur. Bu sürede kullanılmayan rüçhan hakkı düşer. 

Marka Başvurusuna İtiraz

Marka başvurusunun kabul edilmemesi gerektiğini ileri süren ilgili kişiler yayım başvurunun yayım tarihinden itibaren gerekçelerini belirttikleri dilekçe ile Kurum’a müracaat ederek marka başvurusuna itiraz edebilirler.

Markanın Tescili

Başvurusu eksiksiz yapılmış veya eksikleri tamamlanmış bir marka tescilinde itiraz söz konusu değilse veya itirazlar reddedilmişse ve tescil ücretinin ödendiğine ilişkin belge de ibraz edilmişse Kurum tarafından tescil yapılır ve sicile kaydedilir.

Markanın Korunma Süresi

Tescilli markanın marka sahibine tanıdığı mülkiyet hakkının korunması on yıldır. Bu on yıllık süre taleple yenilenebilir.  Yenileme talebi on yıllık sürenini bitiminden önceki son altı ay içinde veya süre sona erdikten sonraki ilk altı ay içinde ek ücret ödenmek suretiyle kuruma ibraz edilir.

Lisans

Marka hakkı lisans sözleşmesine konu yapılabilir. Buna göre lisan inhisari lisans veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir. İnhisari lisansta ancak lisans alan markayı kullanabilir, lisans veren bir üçüncü kişiye lisans hakkı veremez ve kendi kullanım hakkını saklı tutmadıkça markayı kendisi de kullanamaz.

Markanın Hükümsüzlüğü ve İptali

Markanın hükümsüzlüğü markanın tescil sırasında var olan ve tescile engel teşkil eden haldir. Markanın iptali ise tescilden sonra marka sahibinden kaynaklanan sebeplerle marka hakkının sona ermesidir.

Markanın Hükümsüzlüğü Davası

Tescil edilmiş bir markada bir markanın tescilinde mutlak ve nispi ret nedenleri sayılan nedenlerin varlığı halinde mahkeme markanın hükümsüzlüğüne karar verebilir.

Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları mahkemeden markanın hükümsüz kılınmasını talep edebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır.

Görevli mahkeme Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’dir. Söz konusu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde bu karar marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır.

Markanın İptali Talebi

Markanın tescilden sonra sahibi tarafından kesintisiz beş yıl boyunca kullanılmaması gibi tescilden sonra meydana gelen ve marka hakkının ortadan kalkmasına neden olan haller SMK’nın 26/1 maddesinde düzenlenmiştir. Bu hallerin varlığı durumunda iptal talebi Türk Patent Kurumu’na yapılır. Ancak SMK’nın geçici 4. Maddesi uyarınca 10.01.2024 tarihine kadar iptale ilişkin kararlar mahkeme tarafından verilecektir.

Görevli mahkeme Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’dir. Söz konusu mahkemenin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise davalı marka sahibinin yerleşim yeridir.

Markanın iptaline karar verilmesi hâlinde bu karar, iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarihten itibaren etkilidir. Ancak talep üzerine, iptal hâllerinin daha önceki bir tarihte doğmuş olması hâlinde iptal kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebilir.

Marka Hakkına Tecavüz

Marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller SMK’nın 29. Maddesinde belirtilmiştir buna göre;

  • Marka sahibinin rızası olmadan markayı ayırt edilemeyecek biçimde taklit etmek
  • Markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, ticari faaliyet kapsamında iş ve işlemler yapmak.
  • Marka sahibince verilmiş lisansın kullanım hakkını marka sahibinin rızası olmadan genişletmek, devretmek.

Sayılan hallerde marka hakkı sahibi gerek hukuk gerek ceza davası açabileceği gibi söz konusu taklit marka ürünlere el konulmasını ve satışının engellenmesini talep edebilir.

Ceza davası: SMK md. 30 uyarınca başkasına ait marka hakkına tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

– Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

– Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Suç şikâyete tabidir ve suçun konusu mutlaka Türkiye’de tescil edilmiş bir marka olmalıdır.

Taklit marka ürünlere el konulması, satışının yasaklanması talebi: Bu talepte ceza soruşturması ve kovuşturması sürecinde ihtiyati tedbir şeklinde bulunulacağı gibi bundan bağımsız olarak hukuk mahkemesinden de ayrıca dava yoluyla talep edilebilir.

Maddi tazminat davası: Marka hakkı sahibi kimse taklit marka nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep edebilir. Bu zararları şöyle sıralandırabiliriz:

– tecavüz edenin rekabeti olmasaydı marka sahibinin elde edeceği muhtemel kar,

-marka tecavüzcüsünün elde ettiği kazanç,

-marka tecavüzcüsünün lisans sözleşmesi çerçevesinde hareket etmiş olsaydı ödeyeceği lisans bedeli.

Manevi tazminat davası: Taklit ürünler nedeniyle marka sahibinin imajı zedelenebilir, markanın kötü yerde, kötü ürün veya hizmetler üzerinde kullanılmasıyla markanın adını lekeleyen ve itibarını düşüren durumlar söz konusu olabilir. Bu hallerde marka sahibi manevi açıdan bir zarara uğrar. Bu durumda manevi zararın tazminini de talep edebilir.

Görevli ve yetkili mahkeme: Marka Hakkına tecavüze yönelik davalarda görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleridir. Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

Yetkili Mahkemede seçimlik hak tanınmış olup marka sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir. Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.

PATENT

Patent tarım dâhil sanayinin her alanında üretilebilir ve kullanılabilir nitelikte, ihtiyaca yönelik olan ve yaşamı kolaylaştıran buluştur. Bir buluş patent olarak tescil edilirse o buluşu meydana getiren kişi buluşu üzerinde mülkiyet hakkına sahip olur. Patent sahibine 20 yıllık bir tekel hakkı tanır. Patent hukuku 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 82. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. SMK m. 82.1 hükmüne göre; Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir. Buna göre bir buluşun patent olarak nitelendirilebilmesi için;

-yeni olması,

-buluş basamağı içermesi (tekniğin bilinen bir durumun aşılması, buluşun daha önce tekniği bilinen bir duruma dâhil olmaması)

-sanayiye uygulanabilir olması gerekir.

SMK’ya Göre Patent Olarak Tescil Edilemeyen Kavramlar

Buluş olmadığı için kabul edilmeyen kavramlar:

  • Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler.
  • Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler.
  • Bilgisayar programları.
  • Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri.
  • Bilginin sunumu.

Buluş olduğu halde tescil edilemeyen kavramlar

  • Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar.
  • Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere, bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik işlemler.
  • İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dâhil tüm tedavi yöntemleri. 
  • Oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dâhil olmak üzere insan bedeninin öğelerinden birinin sadece keşfi.
  • İnsan klonlama işlemleri, insan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri, insan embriyosunun sınai ya da ticari amaçlarla kullanılması, insan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar.

Patentte Hak Sahipliği

SMK md. 109’a göre; Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine aittir. Ancak buluşu yapanın bu hakkın başkalarına devri mümkündür.

Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi ispat edilinceye kadar, patent isteme hakkının sahibidir. Bu nedenle başvuran gerçek hak sahibi değilse, gerçek hak sahibi Kurum’a tescilden önce itiraz edemez. Ancak gerçek hak sahibinin hükümsüzlük davası açma hakkı vardır, tescilden önce itiraz ederek tescili engelleme hakkı yoktur. Nitekim SMK md. 110/1 uyarınca “Patent isteme hakkının başvuru sahibine ait olmadığı Kurum nezdinde iddia edilemez. Aksi ispat edilene kadar başvuru sahibinin, patent isteme hakkının sahibi olduğu kabul edilir.”

Patentin Gasbı Davası

Patent, gerçek hak sahibinden başkasına verilmişse gerçek hak sahibi olduğunu 109’ uncu maddenin birinci fıkrası hükmüne göre iddia eden kişi, patentin sağladığı diğer hak ve talepleri saklı kalmak şartıyla, patentin kendisine devredilmesini mahkemeden talep edebilir. Bu dava; patentin verildiğine ilişkin yayım tarihinden itibaren iki yıl içinde, kötüniyet hâlinde ise patentin koruma süresinin bitimine kadar kullanılır.

Dava açan hak sahibi, geçerliliği devam eden başvuru için kararın kesinleşme tarihinden itibaren üç ay içinde;

-Patent başvurusunun kendi başvurusu olarak kabul edilmesini ve yürütülmesini, Kurumdan isteyebilir.

-Varsa aynı rüçhan hakkından yararlanarak aynı buluş için yeni bir patent başvurusu yapabilir.

-Başvurunun reddedilmesini Kurumdan talep edebilir. (SMK m. 109/3)

Çalışanların Buluşları

Çalışanların buluşları kural olarak hizmet kapsamındadır. Zira SMK md. 113 uyarınca Çalışanın, bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş, hizmet buluşudur. Hizmet buluşunun dışında kalan buluş, serbest buluşolarak kabul edilir. Ancak işveren hizmet buluşu üzerinde tam hak talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini işverenden isteyebilir. Bu durumda buluşu yapanın başvuru veya patent sahibinden buluşu yapan olarak tanınmasını ve adının belirtilmesini isteme hakkı vardır.

Patent Hakkının Kapsamı

Patentin tescil edilmesiyle, patent sahibinin mutlak bir tekel hakkı söz konusu olur ve patent hakkından yararlanır.

Patent sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:

  • Patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması.
  • Patent konusu olan bir usulün kullanılması.
  • Kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin kullanılmasının başkalarına teklif edilmesi.
  • Patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması. (SMK m. 85.1)

Patent Hakkı Kapsamı Dışındaki Haller

Aşağıdaki fiiller patent hakkı kapsamı dışında kalır:

  • Sınai veya ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller.
  • Patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller.
  • İlaçların ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneyler de dâhil olmak üzere, patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller.
  • Sadece bir reçetenin oluşturulması için eczanelerde yapılan ilaçların seri üretim olmadan hazırlanarak kullanılması ve bu şekilde hazırlanan ilaçlara ilişkin fiiller.
  • Patent konusu buluşun Paris Sözleşmesine taraf devletlerin gemi, uzay aracı, uçak veya kara nakil araçlarının yapımında veya çalıştırılmasında veya bu araçların ihtiyaçlarının karşılanmasında, söz konusu araçların geçici veya tesadüfi olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunması şartıyla kullanılması.
  • Çiftçi istisnası: Çiftçinin, patent sahibi tarafından veya onun izniyle satılan ya da başka bir ticari yolla sağlanan patentli damızlık veya diğer hayvan üreme materyalini, tarım amaçlı kullanma hakkı vardır.
  • Önceki kullanımdan doğan hak istisnası: Başvurudan önce buluşu iyiniyetli olarak kullanan veya kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almış kişilere karşı, patent konusu buluşu aynı şekilde kullanmaya devam etmelerini veya alınmış tedbirlere uygun olarak kullanmaya başlamalarını, patent başvurusu veya patent sahibinin önleme hakkı yoktur. Önceki kullanımdan doğan hak, lisans verilmesi suretiyle genişletilemez ve bu hak, ancak işletme ile birlikte devredilebilir.

Patent Tesciline İtiraz

Patentte itiraz markadan farklı olarak tescilden sonra yapılır. İlgili kişiler, patentin verilmesi kararının yayımlanmasından itibaren altı ay içinde ücretini ödeyerek söz konusu patente patent verilebilirlik şartlarını taşımadığı gibi SMK md. 99’da belirtilen sebeplerle itiraz edebilirler.

Kurum Kararlarına İtiraz

Kurumun almış olduğu kararlara patent başvurusu sahibi, patent sahibi veya ilgili üçüncü kişiler tarafından kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içindeitiraz edilebilir.

Patent Koruma Süresi

Başvuru tarihinden başlamak üzere,  patentin koruma süresi yirmi yıl, faydalı modelin koruma süresi on yıldır. Bu süreler uzatılamaz.

Patentin Hükümsüzlüğü Davası

Patent verilebilirlik şartlarını taşımıyorsa veya şartlar yeteri kadar açıklanamıyorsa, patent sahibinin patent isteme hakkı olmadığı ispatlanmışsa, patenin sağladığı korumanın kapsamı aşılmışsa patent mahkeme kararıyla hükümsüz kılınabilir. Patentin hükümsüzlüğüne ilişkin dava menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından sicile patent sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılabilir. Patentin hükümsüzlüğü davası patentin koruma süresince veya hakkın sona ermesini izleyen beş yıl içinde açılabilir. Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde, kararın sonuçları geçmişe dönük olarak etkili olur ve patent veya patent başvurusuna bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. Hükmün kesinleşmesinin ardından mahkeme durumu Kuruma re ‘sen bildirir. Kurum bildirim üzerine patenti sicilden terkin eder ve durumu bültende yayımlar.

Patent sahibinin ağır ihmal veya kötüniyetli olarak hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklıdır. Bu kişiler ayrıca tazminat davası açabilirler.

Patent Hakkına Tecavüz:

SMK md. 141’de patent hakkına tecavüz sayılan fiiller belirtilmiştir. Buna göre; 

  • Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu usulü kullanmak veya bu usulün izinsiz olarak kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde buluş konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünlerle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
  • Patent veya faydalı model hakkını gasp etmek.         
  • Patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek patent hakkına tecavüz teşkil eder.

Patent Hakkına Tecavüz Halinde Açılacak Davalar

  • Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
  • Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
  • Tecavüz fiillerinin durdurulması.
  • Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.

Patent sahibi yukarıdaki davaları patent hakkını gasbeden kişiye karşı Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde açabilir.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Hemen Ara