Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Davası
Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Davası
Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır. Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir.
Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.
Ziynet eşyaları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/240 K. sayılı kararına göre; kadına takılan her türlü ziynet eşyası (çeyrek/yarım/tam altın, bilezik, takı seti vs.) ve para kadına aittir. Ziynet eşyaları veya düğün takıları arasında erkeğe takılanlardan, kadına özgü olanlar (bilezik, kolye, küpe, yüzük vs.) kadına; diğer ziynetler (çeyrek/yarım/tam altın gibi) ve paralar ise erkeğe aittir. Erkek eş, kendisine takılan düğün takılarından, kadına özgülenen takılan takıların kadına ait olmadığı konusunda yerel adet olduğunu ispatladığı takdirde bunlar da erkeğe ait olacaktır. Örneğin; Kadına düğünde takılan ziynet eşyalarından bazıları erkek ve kadın tarafından kullanılabilen şeylerden ise bu şey sadece kadına özgü olmadığından erkeğe ait olacaktır. Eşler tarafından ziynet eşyası ile diğer ekonomik değerlerin (altın, para vb.) nasıl paylaşılacağına dair aralarında bir sözleşme yapılmışsa, bu sözleşme geçerli kabul edilecektir.
Davacı veya düğün takılarını talep eden taraf, Hmk gereği ispat yükü üzerinde olduğundan dolayı, açılan davada ziynet eşyalarının kendisinde kalmadığını mahkemede ispatlamak zorundadır.
“Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış ve ona ait sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup farklı maksatlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli nedenlerle (balayı masrafları, evin ihtiyaçları, düğün borçları vb.) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iade edilmesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayıyla ziynet eşyalarının bozdurulup evin ihtiyaçları için harcandığının davalı tarafça kanıtlanması halinde davalı koca düğünde takılan ziynet eşyalarını iade etmekten kurtulur.”(Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2010/6059 E., 2010/12297 K.)
Ziynet Eşyası Alacağı Davasında İspat Nasıldır?
Düğünde takılan altınların gramı, miktarı, ayarı gibi hesap için gerekli olan bilgiler düğün sırasında çekilmiş video görüntüleri, yine düğünde çekilmiş fotoğraflar ve altınları gören bilen kişilerin tanıklığı ile ispatlanabilir. Aile mahkemesi altınların hesabının yapılabilmesi için gerekli olan delilleri topladıktan sonra dosyayı kuyumcu uzman bir bilirkişiye verecek ve altınların maddi değeri tespit edilmesi için gram, ayar ve miktar bilgileri üzerinden bilirkişi vasıtasıyla hesaplanarak denetime elverişli rapor halinde Aile Mahkemesi dosyasına sunulacaktır.
Ziynet Alacağı Davası Nasıl Açılır?
Düğün takıları ile ilgili talepler, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinde sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilir.
Düğün takıları ile ilgili açılan davanın terditli (kademeli) dava şeklinde açılmasında yarar vardır. Yani, mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir. Örneğin, dava dilekçesinde şu şekilde talepte bulunulmalıdır:
Düğün takılarının aynen iadesi veya iadesi mümkün değilse bedelinin ödenmesi talebi, boşanmanın eki niteliğinde olmayan bağımsız bir taleptir. Bu nedenle, boşanma davasında ziynet eşyaları talep edildiğinde, bu taleple ilgili ayrıca nispi harç ödenmelidir.
Ziynet Eşyaları Boşanmada Mal Tasfiyesine Dahil Edilir mi?
Ziynet eşyaları kişisel mal olarak kabul edildiği için mal tasfiyesine dahil edilmez. Kadının düğün takılarını erkek eşten talep etme hakkı her zaman vardır. Yalnızca geri iade edilmemek koşulu ile verdiği durumlarda düğün takılarını erkek eşten talep edemez. Geri verilmemek üzere verildiğini ispatlama yükü erkeğe aittir.
“Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2004/4-249 E., 2004/247 K.)
Ziynet Alacağı Davası Açmada Zamanaşımı Süresi Nedir?
Düğün takıları (ziynet eşyası), davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir.
Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (6098 sayılı BK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.
Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.
Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanunu’nun dikkate alınması gerekir (Y6HD.Karar: 2011/5634).