Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerine özgü sona erme sebeplerini iki başlık altında
toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi, konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin
bildirim yoluyla sona ermesi; ikincisi ise, dava yoluyla sona ermesidir.
A. Bildirim Yoluyla
- Belirli Süreli Kira Sözleşmelerinde
Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin bildirim yoluyla sona ermesi TBK m. 347’de
düzenlenmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, belirli süreli konut ve çatılı işyeri kira
sözleşmelerinin sona ermesine ilişkindir. Söz konusu hükme göre, belirli süreli konut
ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde, sözleşme süresinin bitiminden en az on beş gün
önce bildirimde bulunarak kiracı, sözleşmeyi sona erdirebilir; kiraya veren ise
sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Dolayısıyla belirli
süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerini bildirim yoluyla sona erdirme hakkı,
kural olarak yalnızca kiracıya aittir. Kiracının bildirimde bulunmaması halinde ise
sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzamış sayılır. - Belirsiz Süreli Kira Sözleşmelerinde
Konut ve çatılı işyeri kiralarında, belirsiz süreli kira sözleşmesinin sona ermesi
hususu ise TBK’nın 347. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre “belirsiz
süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından
on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona
erdirebilirler.” Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde kiracının her zaman için genel
hükümlerdeki fesih dönemi ve bildirimi için öngörülen sürelere uyarak kira
sözleşmesini sona erdirebileceği kabul edilmişken, bu hak kiraya verene
tanınmamıştır. Söz konusu bu süreler yönünden yapılan atıf TBK’nın 328. ve 329.
maddelerindeki düzenlemelerdir.
B. Dava Yoluyla
Türk Borçlar Kanunu’nda tahliye davası sebepleri sınırlı sayıda sayılmış olup bu
sebepler şu şekildedir :
Kiraya Verenden Kaynaklı Sebepler
Kiraya verenin yahut yakınlarının konut ve işyeri gereksinimi nedeniyle tahliye
Borçlar Kanunu 350. maddesinin 1. bendi “kiraya veren, kira sözleşmesini;
kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu
diğer kişiler için konut gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, belirli süreli
sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel
hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak
belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona
erdirebilir.” diyerek konut gereksinimi sebebiyle açılacak tahliye davasının usulünü
düzenlemektedir.
Kiralanın yeniden imar ve inşası sebebiyle tahliye
Borçlar Kanunu’nun kiraya verenden kaynaklı tahliye sebeplerinin sayıldığı 350.
maddesinin 2. bendi uyarınca “kiraya veren, kira sözleşmesini; kiralananın yeniden
inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli
ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkansız ise, belirli süreli sözleşmelerde
sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre
fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek
tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir” denilerek kiralanan
taşınmazın yeniden imar ve inşa edilmesi halinde de kiraya verenin tahliye isteminde
bulunabileceği düzenlenmiştir.
Yeni malikin yahut yakınlarının gereksinimi sebebiyle tahliye
Borçlar Kanunu’nun 351. maddesinde “Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi,
eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için
konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme
tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla,
kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Kiralananı
sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını,
sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da
kullanabilir.” denilerek taşınmazı her ne sebeple olursa olsun(miras, bağışlama, satış
vs.) yeni edinen kişiyle kiracının kira sözleşmesinin devam edeceğini ancak ihtiyaç
halinde maddede belirtilen sürelere riayet edilerek tahliye davası açılabileceği
düzenlenmektedir.
Kiracıdan Kaynaklı Sebepler
Tahliye taahhüdü sebebiyle tahliye
Borçlar Kanunu’nun 352. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Kiracı, kiralananın teslim
edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı
olarak üstlendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten
başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona
erdirebilir.”
Söz konusu taahhüt yazılı olmalı ve taahhütte kiralananın boşaltılacağı tarihin belli
olması gerekir. Ayrıca taahhüt, kiralananın teslim edilmesinden sonra ve bizzat kiracı
tarafından verilmiş olmalıdır. Kiraya veren, tahliyesi taahhüt edilen tarihten itibaren bir
ay içinde ya tahliye davası açma yoluna gitmeli ya da İcra ve İflas Kanunu’na (İİK)
göre icra takibi başlatmalıdır.
İki haklı ihtar sebebiyle tahliye
Borçlar Kanunu 352. Maddenin 2.fıkrası uyarınca, bir yıldan az süreli bir kira
sözleşmesinde kira sözleşmesi süresi içerisinde; bir yıl ve daha fazla süreli kira
sözleşmelerinde ise bir kira yılı içerisinde kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı
olarak iki kez ihtarda bulunulmuş kiracıya karşı, ihtarların yapıldığı kira yılı bitiminden
itibaren bir ay içerisinde tahliye davası açılabilmektedir.
Kiraya veren tarafından kiracıya gönderilecek ihtarların haklı ve yazılı olmaları
gerekmektedir. Ayrıca ihtarda; hangi ayın kirasının ödenmediği, ödenmesi gereken
kira bedeli belirtilmeli ve kira bedelinin ödenmesi gerektiği bildirilmelidir. Muaccel olan
kira bedelinin ödenmemesi dolayısıyla çekilen ihtar haklı bir ihtardır. Bedeli muaccel
olmadan gönderilen ihtarın haklı olduğu kabul edilmemektedir. Birikmiş aylara ilişkin
ihtarların ayrı ayrı gönderilmesi veya ödenmeyen bir ayın bedelinin iki farklı ihtara
konu yapılması hallerinde ise iki haklı ihtar oluşmaz. Yargıtay’a göre çekilecek iki
ihtarın haklı olabilmesi için iki ihtarın da bir kira döneminde ve bir yıl içindeki borç ile
ilgili olası ve aynı yıl içerisinde çekilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla iki ayrı kira yılı
içinde yapılmış birer haklı ihtar veya bir kira yılında aynı aya ait iki ihtar, bu madde
kapsamında iki haklı ihtar olarak değerlendirilemeyecektir. Yargıtay ayrıca, kendisine
ödeme ihtarı gönderildiğini öğrenen kiracının ihtar eline geçmeden, yani ihtarın
kiracıya tebliğinden önce, yapacağı ödeme ile ihtarın haklılığını ortadan kaldıracağını
kabul etmektedir.