Ataköy 7-8-9-10 Mah. D-100 Güney Yanyolu Nef 22 E Blok 9. Kat D:145 Bakırköy / İSTANBUL Tel : +905356887527
trende

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

16.09.2022
673
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

İtirazın iptali davası, alacaklının başlatmış olduğu icra takibine itiraz eden borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi için açılan davadır. İlamsız icra takibinin söz konusu olduğu bir durumda borçlu ödeme emrine kanunda belirlenen süre içerisinde itiraz edebilir. İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 62. maddesine göre bu süre tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür. Yapılan itiraz ile icra takibi durur. Durdurulmuş olan icra takibinin yeniden başlatılması için alacaklı, karşı dava olarak itirazın iptali davasını itiraz tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 sene içerisinde mahkemeye başvurarak açar. 

İtirazın iptali davası İİK md. 67’de düzenlenmektedir. Bu hüküm uyarınca ‘’Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.’’ ‘’Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.’’ ‘’İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.’’ Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.’’ ‘’Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.’’

İtirazın İptali Davası Açılmasının Şartları

İtirazın iptali davası belgeye bağlı olmayan veya belgeye bağlı olmaklar beraber likid olmayan alacaklarda açılabilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesinde aranan belgelere sahip olmasına rağmen, itirazın kesin kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak istemeyen alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren (1 yıl içinde) doğrudan doğruya genel mahkemeye başvurmak suretiyle, itirazın iptali davası açabilir.

Usul Hukuku’nda dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. Dava şartları üç grup olup bunlar; dava şartları(yargı hakkı, yargı yolu, görev), taraflara ilişkin dava şartları (davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekâlet ehliyeti ve geçerli vekâletname) ve dava konusuna ilişkin dava şartlarıdır (kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar). Bu genel dava şartları itirazın iptali davası içinde geçerlidir. İtirazın iptali davasının açılabilmesi için bunlardan başka özel dava şartlarının da bulunması gerekmektedir. Bu dava şartlarından birinin bulunmaması halinde açılan itirazın iptali davası usulden reddedilmelidir. Özel dava şartları olarak:

1. Geçerli Bir İcra Takibinin Bulunması

İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı, uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olup ortada davalı aleyhine geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmadığı sürece bu dava açılamaz. Yine, yetkili mahkeme ödeme emrinin iptaline veya icra takibinin iptaline ilişkin bir karar verdiğinde de dava konusuz kalacağından itirazın iptal davası açılamayacaktır.

2. Borçlunun Geçerli İtirazı

İİK md. 62 uyarınca borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde, herhangi bir sebep göstermeden itiraz edebilir. Yapılan itirazın geçerli olabilmesi için belirlenen süre içinde takibi yapan icra dairesine yapılması gerekir. Aksi takdirde yapılan itiraz geçerli olmayacak, itiraz geçerli olmadığı için de dava şartları gerçekleşmediğinden itirazın iptali davası da açılamayacaktır. Borçlu borcunun sadece bir kısmına itiraz ediyorsa o kısmın cihet ve miktarını belirtmediği takdirde itirazı geçerli sayılmayacaktır.

Borçlu ödeme emrine sadece yetki bakımından itiraz ettiyse bu durumda da itirazın iptali davasını açamayacaktır. Böyle bir durumda itirazın iptali değil, itirazın kaldırılması yolu söz konusu olacaktır. Ancak, borçlu yetkinin yanında esasa ilişkin de -örneğin imzaya, bahsi geçen borca vs.- itirazda bulunmuşsa bu durumda itirazın iptali davasını açabilecektir.[1]

3. Bir Yıl içinde Davanın Açılması

İİK md. 67/1 uyarınca ‘’Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.’’ Bu hükümde sözü geçen bir yıllık süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre olması sebebiyle tarafların bu sürenin geçtiğini ileri sürmesi gerekmez, bu süreyi hakim re’sen dikkate alır. Bu süre İİK 19. maddeye göre hesaplanır. Bu sürenin işlemeye başlaması için alacaklının itirazı borçluya tebliğ edilmiş olmalıdır. Ancak alacaklı itirazın tebliğini beklemeden de itirazın iptali davasını açabilir.[2] Bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra alacaklı dava hakkını kaybeder fakat itirazın iptali davası yerine alacak davası açabilir. Ancak, bu durum doktrinde tartışmalıdır;

  • Bir görüşe göre belirlenen süre içerisinde dava açılmazsa dava bir tahsil davasına dönüşür. Dolayısıyla da alacaklı haklıysa mahkeme alacağın tahsiline karar vermelidir.
  • Karşıt görüşe göre ise süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali dava reddedilmelidir. Yüksek mahkemede de bu konuya ilişkin bir görüş birliği yoktur.[3]

4. Hukuki yarar

Açılan diğer tüm davalarda olduğu gibi itirazın iptali davasının açılmasında da bir hukuki yararın bulunması gerekir. Eğer söz konusu uyuşmazlık dava açmadan da çözülebilecek bir uyuşmazlıksa burada hukuki yararın varlığından söz edilemez. Yargıtay kararlarına göre de icra takibinin konusuz kaldığı, alacağın sona erdiği durumlarda da itirazın iptali davasının açılmasında hukuki yarar kalmaması sebebiyle davanın usulden reddi gerekir.[4] Diğer dava şartlarının yokluğu halinde de hukuki yarar ortadan kalkacak ve itirazın iptali davası yine usulden reddedilecektir.

İİK md. 68 ve 68a’da sayılan belgelere sahip alacaklının da itirazın iptali davası yoluna gidebileceğinden daha önce bahsetmiştik. İlgili madde uyarınca sayılan belgelere sahip olan alacaklı itirazın iptali yerine itirazın kaldırılması yoluna da gidebilir. İtirazın kaldırılması yoluna gidebilecekken itirazın iptali yoluna giden alacaklının da hukuki yararının bulunduğundan bahsedilebilir. Nitekim, itirazın kaldırılması kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden itirazın iptali davasının açılmasında hala bir yararın varlığı savunulabilir.

Hukuki yarar davanın açıldığı anda mevcut olmalıdır.

5. Kesin Hüküm ve Derdestlik

Alacaklı kesin hükümle sonuçlanmayan bir dava ile konusu ve tarafları aynı olan bir başka dava açarsa derdestlik söz konusu olur. Alacaklı aynı alacağı için, ikinci kez başka bir icra dairesine başvurması halinde de itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası icra dosyasının derdest olması sebebiyle reddedilmelidir.[5][6]

Doktrindeki görüşe göre devam eden bir itirazın iptali davası mevcutken menfi tespit davasının açılması durumunda da derdestlik itirazı yapılabilecektir çünkü hem itirazın iptali davasının hem de menfi tespit davasının konusu, tarafları ve sebepleri aynıdır. Ancak Yargıtay bazı kararlarında bu iki davanın aynı dava olmaması sebebiyle derdestliğin mevcut olmayacağı görüşündedir. Fakat, itirazın iptaline ilişkin davada verilecek hükmün diğer davada kesin hüküm teşkil edeceği aşikardır.[7]

Kesin hükmün varlığı mahkemece, kendiliğinden, re’sen göz önüne alınır. Kesin hükmün mevcut olduğu hallerde dava usulden reddedilir.

Alacaklı, borçlunun itiraz ettiği alacağa ilişkin, söz konusu alacağın bir kısmı için itirazın kaldırılması yoluna, kalan kısmı için itirazın iptali yoluna gidemez. Çünkü, burada her iki durum için de hukuki yarar aynıdır.

İtirazın İptali Davası Yargılama Usulü

Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki genel yargılama usulü kuralları itirazın iptali davası için de geçerlidir. Davadaki uyuşmazlığın niteliği ve bununla birlikte davadaki görevli mahkemeye göre yargılama usulü değişiklik gösterir.

Dava konusu alacağın işçi alacağı olması halinde görevli mahkeme İş Mahkemesi olacaktır ve bu mahkemede sözlü yargılama usulü uygulanır. Özel bir görevli mahkeme belirlenmeyen davalar Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür ve bu davalarda yargılama usulü yazılı yargılama şeklindedir.

İtirazın İptali Davasında Süre

Alacaklının takibe konu olan alacak için başlattığı takibe borçlunun itiraz etmesi üzerine, bu itirazın kendisine bildirilmesinden itibaren 1 sene içinde alacaklı mahkemeye başvurarak itirazın iptali davasını açmalıdır.

Bir sene olarak belirlenen süre hak düşürücü niteliktedir. Hakim bu süreyi tarafların talebine gerek olmadan kendiliğinden dikkate alır. Bu sürenin geçirilmesi halinde artık bu davayı açmak mümkün olmayacaktır bu yüzden eğer dava açılacaksa süreye çok dikkat edilmelidir.

İtirazın İptali Arabuluculuk Şartı

İtirazın iptali davasında arabuluculuk şartı, uygulamada görüş birliğine varılamamış konulardan biridir. Mahkemelerin bu konuda vermiş olduğu farklı kararlar mevcuttur.

Uygulamada çoğunlukla, ticari olarak kabul edilen itirazın iptali davalarında arabuluculuğa başvurma TTK m.5/A uyarınca dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu durumda arabulucuya başvurmadan açılan davalar dava şartı yoksunluğu sebebiyle reddedilecektir.

Uygulamadaki yaygın olarak kabul edilen görüş ticari nitelikteki davalarda arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olması gerektiği iken, karşıt görüşlü mahkeme kararları da mevcuttur. (Sakarya BAM, 7.HD, E.2020/808, K.2020/670, 17.06.2020 tarihli kararı karşıt görüşlü kararlara örnek olarak verilebilir.)

İtirazın iptali davalarında arabuluculuk için söz konusu davanın bütünüyle değerlendirilmesi gerekir. Bu hususta bir uzmandan yardım almak faydalı olacaktır.

İtirazın İptali Davasında Kötüniyet Tazminatı

İtirazın iptali davası sonucunda davalı olan alacaklı aleyhine karar verilir yani borçlunun yaptığı itiraz yerinde görülürse, alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanması halinde borçlu mahkemeden gerekli şartların varlığı halinde kötüniyet tazminatı talebinde bulunabilir. Bu şartlar şunlardır:

-Alacaklı tarafından açılan dava mahkemece reddedilmelidir.

-Alacaklı açtığı davada haksız ve kötüniyetli olmalıdır. Burada borçlu taraf, alacaklının haksız olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde itirazın iptali davasını açtığını ispatlamalıdır.

-Davada davalı taraf olan borçlu tazminata ilişkin talepte bulunmalıdır.

-Mahkemece alacaklı aleyhine hükmolunacak kötüniyet tazminatının miktarı davada reddedilen meblağın yüzde yirmisinden az olamaz.

İtirazın İptali Davasında İcra İnkar Tazminatı

Açılmış olan davada davacı olan alacaklının itirazı yerinde görülür ve borçlunun haksız yere takibe konu alacağa itiraz ettiği tespit edilirse mahkemece şartların gerçekleşmesi halinde alacaklı lehine tazminata karar verilir. Gerçekleşmesi gereken şartlar şunlardır:

-Geçerli bir ilamsız icra takibi başlatılmış olmalıdır.

-Borçlu ilgili süreye uygun olarak ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır.

-Süresine uygun olarak açılmış bir itirazın iptali davası olmalıdır.

-Alacaklı-davacı iddianın değiştirilmesi veya genişletilmesi süresi içerisinde usulüne uygun bir şekilde talepte bulunmuş olmalıdır. (İcra inkar tazminatı talep etmek için açılan itirazın iptali davasından başka bir dava açılması mümkün değildir.)

-Borçlunun dava konusu alacak için yapmış olduğu itirazının haksızlığına karar verilmiş olmalıdır. (Borçlunun haksızlığına karar verilen her durumda icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması gerekir. Yani borçlu tarafından alacağın miktarının tam olarak biliniyor olması gerekir.)

-Borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi için kötü niyetinin tam anlamıyla mevcut olması aranmaz. Takibe haksız itiraz etmesi yeterlidir. Mahkeme takipte talep edilen alacağın yüzde yirmisinden daha az bir miktara hükmedemez.

İtirazın İptali Davasının Sonuçları

İtirazın iptali davası sonuçları, davanın kabulüne veya reddine bağlı olarak değişecektir. Şöyle ki;

Davanın Reddi: Mahkeme, yaptığı araştırmalar sonucunda takibe konu olan alacağın mevcut olmadığı kanaatine varırsa açılan davayı reddeder. Davanın reddedilmesi sonucu verilen red kararı kesinleşirse başlanan icra takibi iptal olur ve bu alacak için yeni bir dava açılamaz.

Davanın Kabulü: Mahkeme, inceleme sonucunda borçlunun takibe konu alacak bakımından borcunun mevcut olduğuna, itirazın yerinde olmadığına karar verirse, alacaklının açtığı davayı kabul eder. Bu durumda borçlunun itirazı mahkemece iptal olduğundan alacaklı, icra dairesine başvurarak durmuş olan takibe devam edilmesini ve haciz yapılmasını talep edebilir.

İtirazın İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

İtirazın iptali için özel olarak bir mahkeme görevlendirilmediği için görevli mahkeme genel hükümlere göre belirlenir. İcra İflas Kanununda da yetkili mahkemeye ilişkin özel bir bilgi yer almadığından yetkili mahkeme genel hükümlere göre belirlenir.

Whatsapp
Müşteri Temsilcisi
Müşteri Temsilcisi
Merhaba!
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
1
Hemen Ara