AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
Kanun koyucu, eşlerden birinin akıl hastalığı sebebiyle ortak hayatın devamının diğer eş için çekilmez hale gelmesi halinde ve hastalığın geçmesinin olanaksız olduğunun resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi koşuluyla diğer eşin boşanma davası açabileceğini öngörmüştür.
Eşlerden birinin akıl hastası olması boşanma için yeterli ve mutlak bir sebep değildir. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma kanunda nispi boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Hakim eşin akıl hastalığı sebebiyle diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmalıdır. Ayrıca akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı da resmi bir sağlık kurumu raporuyla tespit edilmelidir. Bu şartların oluşmaması halinde hakim akıl hastalığı sebebine dayalı boşanmaya karar veremeyecektir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Açmak İçin Şartlar Nelerdir?
Eşlerden birinin akıl hastası olması nedeniyle diğer eş için evlilik birliğinin çekilmez hale gelirse, hastalığın kalıcı olduğuna dair sağlık raporu alınması şartı ile boşanma davası açılabilir. Bu sebeple açılacak boşanma davaları için kanun koyucu herhangi bir süre tanımamıştır, her zaman dava açılabilir. Dava ama hakkı, akıl hastası olmayan diğer eşe vermiştir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilmek için şartlar vardır:
Eşlerden Birinin Akıl Hastası Olması Şartı
Evlenirken akıl hastası olan birisiyle evlenmek mümkündür. Şöyle ki; resmi sağlık raporu ile akıl hastası olan kişinin evlenmesinde mahsur görülmediği vakit evlenebilmektedir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanabilmeleri için eşlerden birinin akıl sağlığının yerinde olmaması gerekmektedir. Bu durum yalnızca akıl hastası olan kişiler için geçerli olan bir durumdur.
Ağır ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklar için geçerli bir durum değildir. Örneğin; sara (epilepsi) olan hastalık akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için bir sebep değildir. Sara hastalığı nörolojik bir hastalığa girmektedir. Aynı durum frengi, AIDS gibi hastalıklar için de geçerlidir. Önemli olan akıl hastalığı olup iyileşmenin olanaksız olduğuna dair şizofreni, paranoya gibi benzer hastalıklar için açılabilir. Aynı zamanda akıl zayıflığı da akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için yeterli bir sebep oluşturmamaktadır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi
Akıl hastalığı sebebiyle evlilik birliğinin, ortak yaşamın çekilmez hale gelmesi gerekmektedir. Yalnızca akıl hastalığı sebebiyle dava açılması boşanmak için yeterli sayılmamaktadır. Aynı zamanda bu hastalık nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez olduğu da diğer eş tarafından kanıtlanmalıdır. Akıl hastası olan kişinin eşi adına evlilik birliğinin çekilmez hale gelinen durum göreceli bir durumdur. Hakim, davacı tarafın evlilik birliğinin çekilmez olduğuna dair iddiasını değerlendirecektir.
Ortak hayatın çekilmezliği, davalı tarafın hastalık nedeniyle davacı olan eş ya da çocuk var ise çocukların hayati tehlikeye sokacak bir durumu olup olmadığı, bir hastanede yatılı olarak tedavi edilip edilmemesine, hastalığın ciddiyeti ve davalının intihar girişiminde bulunup bulunmadığı gibi tüm bu durumlar çerçevesinde ele alınacaktır. Bu durum davacı tarafından her türlü delil ile kanıtlanabilir, tanık delili de kullanılabilir.
Resmi Sağlık Raporu Alınmış Olması Gerekmektedir
Akıl hastası olduğuna dair tıbbi kurumlardan resmi sağlık raporu alınmalıdır. Tam teşekküllü bir hastanenin ilgili biriminden alınan bir rapor olmalıdır. Hastaneden alınacak olan raporda, bu hastalığın kesinlikle düzelemeyeceğine dair ibare olarak düzenleme yapılacaktır. Resmi sağlık raporu olmadan davalının akıl hastalığına ilişkin iddia kanıtlanamayacaktır. Bu durum mahkeme kanalıyla da gerçekleştirilecektir. Mahkeme, yargılama aşamasında akıl hastası olan eşin belirlemiş olduğu adli tıp kurumundan rapor alınması için gün verilecektir.
Akıl Hastalığının Sürekli Olması Gerekmektedir
Akıl hastası olan eşin iyileşme olanağı bulunmamalıdır. İleride düzelme gibi bir olasılık olduğu takdirde bu hastalığa dayanılarak boşanma davası açılamaz. Davalının bir anlık sinir krizi geçirmesi, depresyona girmesi ya da geçici akıl hastalığı olup ilaç kullanması adına geçerli olan durumlar olamaz.
Türk Medeni Kanunu’nun 2002 yılında yürürlüğe girmesinden önce akıl hastalığının resmi sağlık kurulu tarafından tespit edilmesinden sonra bu durumun en az üç yıl devamı aranmakta idi. Ancak 2002 yılından sonra kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu şart kaldırılmıştır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
Nafaka miktarında nafaka ödeyecek kişinin mali gücü önemlidir. İştirak nafakası, müşterek çocuk adına ödenmesi istenilen nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin talep etmiş olduğu nafaka türüdür. Hakim, akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında, nafaka talebini tarafların ekonomik ve sosyal durumuna ve nafaka şartlarına göre değerlendirecektir.
Tarafların müşterek çocuğu bulunuyor ise hakim, öncelikle velayet hususunu değerlendirecektir. Akıl hastalığı bulunan eşe velayet değerlendirmesinde şartları uygun olmadığı vakit velayet hakkı verilmemektedir. Ancak nafaka ödemekle yükümlü kılabilir. Velayet hakkı alan ebeveyne, diğer eşin ekonomik durumuna göre nafaka ödenmesine hükmedilebilecektir.
Yoksulluk nafakasında da, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan taraf adına ekonomik duruma göre yoksulluk nafakasının bağlanması yönünde karar verebilecektir. Akıl hastası olan eşin maddi durumu yeterli ve yoksulluk nafakasının koşulları da uyuyor ise davacı eş yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Nafakada önemli olan akıl hastası olan kişinin mali gücüdür. Maddi durumu yeterli olmayan eşten yoksulluk nafakası talep edilemeyecektir.
Dava esnasında hakim geçici önlemleri almakla mükelleftir. Bu nedenle dava devam ederken çocuklar adına veya eş adına dava tarihinden itibaren tedbir nafakası ödenmesine karar verebilecektir.